Bazen bu sokaklarda gezdiğimde, sigara elimde olunca korkuyla içiyorum,
çekinerek İçiyorum, ya babam bir yerden çıkarsa, bir gün karşıma çıkıp da gelebilir. Hâlâ umudum var, hiçbir zaman bitmedi. Gerçi hiçbirimizde bitmedi. ..
Beni temsil etmiyor, dedim, o benim için bir şey ifade etmez. O kanalı
izleyen de Kürt olamaz, dedim. Kendi kanalım var sonuçta, dedim. Gerçeği ne kadar yansıtabilir ki?.. Seni yansıtan bir şey yok orda. Kendi Kürtlüğünü inkâr eden birini sunucu diye koyarsan ben izlemem. Bu benim için bir adım değildi. Devletin köleleştirmiş olduğu Kürtleri koymuş olduğu bir kanal.
...
Çünkü bir Kürt onların kafasında esmer, paçoz, devamlı siyah ve gri tonlarında, kötü giyinen, Türkçesi bozuk bir tipti. Onların kafasındaki Kürt tipi oydu.
O döneme dair çok net hatırladığım bir olay daha var. Ağabeyimde yaklaşık böyle on, on beş tane kaset vardı. Bir iki tanesi Şiwan Perwer’indi. Mesela askerler geldiğinde abim kasetleri poşete sarıp tuvaletin içine bırakıyordu. Tuvaletin iç kısmına çivi asmıştı. O çiviye bağlıyordu, bırakıyordu. Yani dışardan hiçbir şey görmüyorsun. Tuvaletler de zaten köy tuvaletleri. O şekil bırakılıyordu. Askerler gelip köyü aradıktan, gittikten sonra tekrar resmen lağımın, o pisliğin içinden çıkarılıp dinleniliyordu
Şiwan Perwer'in kaseti yakalanmıştı bizim bir köylüde. Adam dokuz yıl mı ne içerde kaldı. Hani nasıl söyleyeyim direkt terör suçlamasıyla alınmıştı ve yıllarını cezaevinde geçirdi yani. Bu tür şeyler çok oluyordu. Hani çocukluk dönemimden aklımda kalan buna benzer çok şey var. Tüm bunları o yaşta görünce irdeleyemesen de bir şeylerin olduğunu ister istemez anlıyorsun ve daha sonra yani ileriki yıllarda da şekillendiriyorsun