İlkokulu Kayseri’de, Ortaokulu Pazarören’de ve Yüksek tahlisini de İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirerek Yüksek Ziraat Mühendisi olarak memuriyet hayatını sürdürüp sonra da emekli olmuştur. İngilizce ve Osmanlıca biliyor. Çeşitli ulusal gazete ve dergilerde yazdı. Bugüne kadar Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi üzerine 54 kitap yayınlamıştır. Kitapları ilmi ve akademik titizlikle yazmaya özen göstermiştir. Üslubu akıcı, güven verici. Tarafsız ve objektif tarihçi olarak bilinir. 10 kitabı (Mısır) Arapça’ya, bir kitabı da Azerice’ye (Azerbaycan) çevrilmiştir."Kendi kendini yetiştiren bilim adamlarımız"dan olan Kocabaş, 1983'te Vatan Yayınları'nı kurararak, kendi kitaplarını yayınlamaya başladı. 2001 yılı sonu itibariyle adı geçen yayınlardan 28 adet kitabı çıktı. Kocabaş, evli ve üç çocuk babasıdır.
O günlerde, belli bir zümrenin dertlerini dile getirmek bile suçtu. Milli eğitim bakanı Hasan Ali Yücel imzası ile Başbakanlığa gönderilen bir yazıda, Cumhuriyet'te çıkan "Muallimlerin Hali Berbat" başlıklı bir yazı hakkında, "Muallimler kitlesini Cumhuriyet devrinde mağdur mevkiinde göstererek onları heyecana ve hotbinliğe sevk ederek, mesleklerine karşı bağlılıklarını sarsacak ve aralarında sendikalar teşkiline, görevler yapılmasına yol açacak (o yıllarda bunlar şiddetle yasaktı) ve öteden beri memleketimizde görülmekte olan kominizm propagandasını körükleyerek birer amil (sebep) olacağı kanaatiyle" denilerek bu tip yazılara meydan verilmemesi isteniliyordu.
Osmanlı idaresinde, harplerde alınan esirlere bile iyi muamele edilir, onların dinî inanışlarına saygı gösterilir, Müslüman olmaları için zorlanmazlardı. Bu iyi muamele sebebiyle esirlerin çoğu kendi istekleriyle Müslüman olmuşlardı.
Reşit Galip'in "Müslümanlık Türklerin Millî Dini Raporu"na göre "İslamiyet'i Türkleştirmek" uğrunda inkılap kadroları ve yazarları tarafından Hz. Muhammed'in "Türk soyundan geldiği" yazılmaya başlandı.
Yahudi dönmelerinin tarihini öğrenmek isteyenlere duyurulur.İspanyada hristiyanlaştırılmak istenen yahudiler Osmanlının kapılarını açmasıyla Selanik, İstanbul, İzmir'e yerleşiyorlar ve kendi okullarında okuyorlar. Bir çok dil biliyorlar, zenginler... Kısaca müslümanmış gibi davranıp asırlardır özünde yahudi benliğini koruyan bu tayfa Türkiyede medya, ticaret, eğitim, bakanlık gibi üst düzey alanlarda iş yapıyorlar ve günün birinde İsraile, kudüse tekrar dönme umudu taşıyorlar... Ülkeyi ne ellere vermişiz.. Çarpıcı şekilde şahit olabilirsiniz bu kitap ile.
Sarıkamış.... ( o kadar vatan evladı tek kursun dahi atmadan cetin kis sartlariyla,dogayla savasarak maglup olup hazin bir sekilde sehit olmalari.... okudukca tuylerimizin urperecegi,soğuğu hissedecigimiz eserdir.
Tamamiyle yazar kişisel görüşleriyle değil kaynaklardan yararlanılarak yazmıs..O zaman ki dönem de yaşayan insanların hatiralarindan faydalanıp, tarihi kaynakların dipnot olarak verilmesi ve yazarin objektif olması yorumu okuyucuya bırakmıştır.
Benim görüşüm ise; ortada büyük ihmallerin, hatalarin ,askeri yetersizliklerin göz önünde olduğu aşikar. Olayları gormemezlikden gelinmesi, sırf kisisel cikarlar dogrultusunda gözü kapalı atılmak ne akla hizmet dedittiriyor. Büyük büyük dedeminde bu savaşta esir düşmesinden dolayı benim için ayrı bi onemi var.Allah bi daha o günleri yasatmamak dilegiyle... kesinlikle okunmaya değer bir kitap.
Sarıkamış Harekâtı'nı konu alan yazar, bu Harekatı duygusal açıdan ziyade sivil ve askeri yöneticilerin başarısızlıklarını vurgulayarak, hatalarıyla ve sonuçlarıyla değerlendirip kaleme almıştır. Sarıkamış' ta Allahuekber dağlarında, kışın ne ne demek olduğu hesaba katılmadan; koordinasyon, teçhizat ve gıda eksiklikleri olmak üzere ayrıca askerlerin yazlık üniformalar ile harekata hazırlıksız gönderilmeleri birçok dramatik hadiselerin yaşanmasına ve Muharebemizin böyle ağır bir kayıpla sonuçlanmasına sebep olmuştur. Bu durum Sarıkamış Harekatı'nın iç yüzünü ortaya çıkarmaktadır. Önemli bir husus daha var o da, tek bir kurşun dahi atmadan 90 bin askerimizin donarak şehit olduğu yalanıdır. Askerlerimiz sadece donarak şehit olmadı çarpışarak şehit olan askerlerimiz de var donarak şehit olan askerlerimiz tahmini 36 bin, hasta olup sonradan şehit olan askerlerimizle birlikte tahmini rakamlar 50-60 bin civarıdır.
Harekatın sonunda Enver Paşa basına sansür uygulamıştır. Sarıkamışta biz kazandık haberi verilmiş ve basına bu şekilde lanse edilmiştir. Sarıkamışta geri çekilmemiz, yenilgimiz ve asker kayıplarımız yazılmamış ta ki bu durum 1921 yılında Şerif isimli bir Yarbay hatıralarını yazıncaya kadar devam etmiş. İnsanlar o zaman Sarıkamışta bunların yaşandığını öğrenmeye başlamışlar ve Sarıkamış olayı açığa çıkmıştır.