1976 yılında dünyaya gelen Ali Öztunç, ilk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ın Elbistan İlçesinde tamamladı. Elbistan Mükrimin Halil Lisesi’nin ardından, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü bitiren Öztunç, üniversite öğrencisiyken, 1996 yılında gazetecilik mesleğine başladı. 1999 yılında sarı basın kartı sahibi oldu ve 6 yıl Kanal D Ankara Haber Merkezinde; gece, adliye, savunma, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı muhabirliği yaptı. Daha sonra 2 yıl Show TV Haber Merkezinde benzer görevler yürüten Öztunç, 2 yıl da Kanaltürk Televizyonunda Haber Müdürlüğü yaptı, Vatan Gazetesinde ise Parlamento Muhabiri olarak çalıştı. Habertürk Gazetesinde parlamento ve CHP Muhabiri olarak görev yapan Ali Öztunç, 2011 yılında CHP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Basın Danışmanlığı görevini devraldı. 14 Mayıs 2013 tarihinde 6 yıllığına Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyeliğine seçildi, görev süresinin bitimine 4 yıl kala istifa ederek, 1 Kasım 2015 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden Kahramanmaraş 1. Sıra Milletvekili Adayı oldu. Savaş muhabiri olarak bulunduğu Afganistan ve Irak’ta yaşanan savaşları anlatan ‘’En Son Umutlar Ölür’’ adlı bir de kitabı bulunan Öztunç, 1999 yılında, ‘’Susurluk Seçimde’’ haberi ile Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından ‘’Yılın Gazetecisi’’ seçildi. Çok sayıda uluslararası ve ulusal toplantılarda konuşmacı oldu. Çeşitli gazeteci dernekleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından da ödüllendirildi. CHP 35. Olağan Kurultayı'nda Parti Meclisi Üyeliğine seçildi. İngilizce bilen Öztunç, evlidir.
Gebe kadınların karnının deşildiği, canların diri diri fırınlarda yakıldığı, yaşlı amcaların ağaçlara çivilendiği Maraş katliamı bugün de insan olan herkesin utanç sebebidir.
Askeri okula gitmek üzere Berçenek köyünden ayrılırken kaleme almıştı o eşsiz eserini. Yıllar yılı dillerden düşmeyen "Çeşmi Siyahım" eseri onun için bir ayrılığın adeta resmiydi.
İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Önümüzde dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir, servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da
Haydi dolaşayım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da
Bağladım canımı zülfün teline
Sen beni bıraktın elin diline
Güldün Mahzuni'nin berbat haline
Mervan'ın elinden parelense de
Dünyaya sol, sosyal demokrat ve özgürlükçü bir bakışı olan Mahzuni'nin türküleri sadece onun gibi düşünenlere değil, toplumun tüm kesimlerine hitap etti. Çünkü o türkülerini toplum için yazıyordu.
*Biyografi kitabı olduğundan mütevelli üst düzey spoiler içerir !
Sevemiyorsan, dayanışmıyorsan, bir şiirden bir kitaptan, bir müzikten keyif alamıyorsan, türkü mırıldanmıyorsan, dostluk geliştiremiyorsan, canı yananların sesine sağır kesilmişsen, aklı başında olmanın ne manası var?" diyen Ali Şeriatı ile giriş yapmak istiyorum. Sizleri
Bugün yanıma kitap almayı unutmuştum. Ancak okumadan olmazdı. Bu nedenle hemen yakındaki bir kitapçıya gittim ve daha evvel varlığından bile haberim olmayan bu kitabı alıp, okumaya başladım.
Aşık Mahzuni Şerif ki, Mahsuni bilirdim, bu ülkede yaşayıp, türkü kültürü olan hemen herkes gibi benim de bildiğim, sevdiğim bir isimdi. Hatta belki de
"Ben Aşık Mahzuni Şerif kabul ederseniz..." Ve ardından müthiş sazı. "...selam benden çoluğumdan çocuğumdan selam sizlere..."
Keşke şu incelemenin arkasina bir Mahzuni Şerif türküsü ekleyebilseydim de o naifligini kendi sözleriyle anlatsaydı.
Mahzuni türküleri ile büyümüş, neredeyse bütün albüm ve türkülerini ezbere bilen biri olarak bu kitap bende aslolmamış bir şeyi tamamladı. Derinliğini, sözlerini, ezgisini yüreğimde hissettiğim bu adamın hayatına, içinde bulunduğu durum ve koşullara, ne anlatmak istediğine daha hakim olarak bakmaya başladım. Maraş milletvekili Ali Öztunç, memleketinin ozanını araştırmış yazmış bizlerle paylaşmış. Ellerine sağlık.
!!!!Spoiler!!!
'Erim Erim Eriyesin' türküsünü; Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan'ın idam kararını onaylayan dönem başbakanı Nihat Erim'e yazdığını, 'Derde Düştü Bizim Köyün Çobanı' ile Süleyman Demirel'e laf attığını, 'Hacı Bacı Günlerim' de Tansu Çiller- Necmettin Erbakan koalisyon günlerini anlattığını, 'Dumanlı Dumanlı oy bizim eller' türküsünü Afşin'den oğlundan uzak kaldığında nasıl bir hasretle yazdığını, İbrahim Tatlıses ve Ahmet Kaya'nın hangi albümüne hangi şarkıyı verdiğini, Aşık Veysel'in gözleri görmediği halde bu yüce bir ozandır diyerek karşısında ayağa kalktığını, kısacası acılarını, özlemlerini, aşkını memleket hasretini bulacaksınız. Size tavsiyem yüreğinize biraz dokunmuş insanları,ozanları, bilginleri biraz daha yakından tanımaya çalışın. Neden sevdiğinizin cevabını orada bulacaksınız.