"Senin hakkında bir söylenti duydum. Bir kitapçıkta, yöneticilerin yaptıkları işlere göre değerlendirilmesi gerektiğini, yetersiz bulunurlarsa yargılanmaları gerektiğini yazmışsın."
"Yazdım. Kralı öldürmenin bir hak olduğunu söyledim."
İnsan hemen her şeyi yeterli araştırmayla keşfedebilir. Bir ilham perisi olmak da özünde bu aslında; anıları eşeleyip değerli bir şey bulmak ve onu parlaması için gün ışığına çıkarmak. Bu uğraşın çoğu zaman egzotik bir cazibesi var.
Tanrıya Verdikleri Adlar, Anjali Sachdeva'nın ilk kitabı.2019 yılında Chautauqua Ödülü'nü kazanmış bu kitapla yazar.Kitap ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap listesinde de bulunuyor.
Kitapta bulunan dokuz öykünün her birinin atmosferi birbirinden farklı.
Ortak noktaları, tekinsiz, karanlık, gizemli dünyalara sahip olmaları.
Katı gerçekliği, fantastik bir anlatıyla yumuşatıyor Anjali Sachdeva.
Sevdim, Anjali Sachdeva'nın öykülerini.
"Ama işin aslı ölmeye karar vermek öyle kolay bir şey değil. Ve aniden yeniden yaşama fırsatı bulduğunuzda bunu seçmek de çok kolay değil."
9 hikayeden oluşan Tanrı'ya Verdikleri Adlar kitabında en ilginç bulduğum kitaba da ismini veren hikaye oldu. Bu hikayede, Nijerya'da Müslümanların Hristiyan ailelerin evine baskın yapıp
Okuduğum en etkileyici öykü kitaplarından biri idi.
Bizim gerçekliğimizi eğip bükerek bambaşka bir gerçeklik yaratmış yazar. Dünyanın çirkinliği hepimizin malumu. Baskın tür olmanın getirdiği gücü kötü bir şekilde kullanıyor insan ırkı. Bu gezegen insan ırkı için çok fazla.
Boko Haram gibi boktan bir örgütten tutun da Milton gibi bir dahinin meleklerden aldığı yardıma kadar birçok şey var bu öykülerde.
Tanrıya verdikleri adlar ne kadar da fazla!