Bohumil Hrabal

Gürültülü Yalnızlık yazarı
Yazar
7.8/10
202 Kişi
724
Okunma
60
Beğeni
5,7bin
Görüntülenme

En Eski Bohumil Hrabal Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bohumil Hrabal sözleri ve alıntılarını, en eski Bohumil Hrabal kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yazmayı bilseydim insanların en büyük mutsuz­lukları ve en büyük mutlulukları üzerine bir kitap yazardım.
Kitaplardan, kitaplar aracılığıyla öğrendim ki gökler insan­cıl değil, ne gökler insancıl ne de omuzlarının üzerinde ka­fası olan bir insan öyle, insanlar insancıl olmayı istemediğin­den değil ama sağduyuya aykırı bu durum da ondan.
Reklam
Sonunda evime vardım işte, yarı gölgede, bir sandalyeye oturmuşum, başım öne sarkmış, nemli dudaklarımın dizleri­me değdiğini hissediyorum, ancak bu şekilde şekerleme ya­pabilirim. Bazen orada öylece, geceyarısına kadar tortop ol­muş bir şekilde kalırım, uyanır, başımı kaldırırım, dizlerimin hizasında pantalonum salyaya batmıştır çünkü iyice iki bük­lüm olmuş, iyice tortop oturmuşumdur, tıpkı kışın küçük bir kedi gibi, sallanan koltuğun ahşap ayağı gibi; kendi kendime kalabilirim çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım, dü­şüncelerle dolu bir yalnızlığın içinde yaşarım; ilksizlik ve sonsuzluğun Don Kişot’uyum biraz, ilksizlik ve sonsuzluğun benim gibilere karşı bir zaafı var galiba.
Otuz beş yıldır atık kâğıt presliyorum, bütün bu zaman bo­yunca mahzenime öyle çok güzel kitap boşaltıldı ki üç ambarım olsaydı üçü de dolardı. İkinci Dünya Savaşı’nın so­nunda, bir gün presime bir sepet dolusu kitap boşaltıldı; ilk şoku atlatınca o biblo gibi kitaplardan birini açtım, Prusya kraliyet kütüphanesinin damgasını taşıyordu.
Ayda bir kez dayımı görmeye gider, kocaman bahçesin­ de emekli olduğumuz zaman presimi koyacak iyi bir yer bulmaya çalışırım. Yanıma presimi almak için para biriktir­me fikri benim değil dayımın aklına geldi. Kırk yıl demiryo­lu görevlisi olarak çalışmış, hemzemin geçitlerdeki bariyer­leri indirip kaldırmış ve makasçılık yapmıştı; kırk yıl boyun­ca, tıpkı benim gibi onun da tek zevki işi olmuştu, emekliye ayrılınca işi olmadan yaşayamazdı.
Bu dünyada gördüğüm her şey eşzamanlı bir git-gel için­de deviniyor, her şey ilerliyor ve birden her şey geri çekili­yor, tıpkı bir demirci körüğü gibi, tıpkı kırmızı ve yeşil düğ­melerin kumanda ettiği presim gibi, ağır aksak her şey ken­di karşıtına doğru kayıyor, bu sayede de dünyada işler aksa­mıyor.
Reklam
Gerçekten, işimi iyi yapmak için ilahiyatçı olmalıymışım!
her zamanki gibi Samanyolu biçimindeki küçük bir Çingene kızı düşlerimin dalgalarında gelip beni buldu, genç­lik aşkım, birahanelerin kapılarında hep beni bekleyen ses­siz ve temiz yürekli Çingene kızı, bir bacağını balerinler gi­bi öne atmış, gençlik çağlarımı büyüleyen ve uzun zamandır unuttuğum güzellik.
İşte bu Çingene kızıyla adını sanını bilmeden yaşadım, o da benimkini öğrenmek istemedi, ihtiyaç duymuyordu bu­na: akşamları tek söz etmeden, hep aynı yerde buluşuyor­duk,
Burada böyle sonsuza kadar yaşamak­tan başka bir şey istemezdik, sanki uzun zaman önce her şe­yi söylemiştik birbirimize, sanki, dünyaya birlikte gelmiş, birbirimizden hiç ayrılmamıştık.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.