19 mayıs 1910’da Mudanya’da doğup, 3 aralık 1994’te İstanbul’da ölen Burhan Arpad, Ahmet Hisarlı ile Birisi imzalarını da kullandı. Rehberi Tahsil Numune Mektebi ve Orta Ticaret Mektebi’nde okuduktan sonra babasının erken ölümü üzerine genç yaşta hayata atılan Burhan Arpad, sinema makinistliği (1925-1928), Tekel Cibali Tütün Fabrikası’nda muhasebe memurluğu (1928-1935) yaptı, Tekel Genel Müdürlüğü’nde mutemet (1936-1943) olarak çalıştı. Salah Birsel ve İhsan Devrim’le birlikte ABC Kitabevi’ni (1943) daha sonra da tek başına Arpad Yayınevi’ni (1945-1946) kurdu. "Memleket", "Hürriyet" ve "Vatan" gazetelerinde muhabirlik yaptı, röportaj ve fıkra yazarı olarak çalıştı (1947-1962). Gazetecilikten ayrıldıktan sonra yaşamını serbest yazar ve çevirmen olarak sürdürdü; "Cumhuriyet" gazetesinde köşe yazıları yazdı.
İlk yazıları "Güzelhisarımda" başlığıyla "Servetifünun-Uyanış" dergisinde çıktı (1936). Öykü, gezi günlüğü, eleştiri türündeki yazıları ise "İnanç", "Yığın", "Adımlar", "Yurt ve Dünya", "Yürüyüş", "Yeditepe", "Türk Dili" ve "Varlık" dergilerinde yayımlandı. Değişik dönemlerde Alman ve Avusturya edebiyatlarından 30’un üzerinde kendi adıyla, 10’a yakın da Ahmet Hisarlı takma adıyla çeviri yaptı.
"Almanya'da bazı olayları ve durumları tenkit etmenin Almanya düşmanlığı demek olmadığını, Almanyayı sevmenin ve tenkit etmenin bağdaşmaz bir yanı bulunmadığını Almanlara anlatmak çok zor."
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok ve Dönüş Yolu romanlarının yayınladığı 1928-1931, Almanya'nın toplum yapısında tedirginliklerin iyiden iyiye arttığı bir dönemdir.
"Fakat yine de bir İstanbul var. Nabzı atan, soluk alan, yaşamak için çabalayan bir İstanbul. İstanbul'dan bin şu kadar kilometre uzakta, o uzaklığın sıcak ve sarı uyuşukluğunda bile benliğini duyurabilen bir İstanbul."
Senin yüzünden;
Tabakam senin yadigarın;
'İki elin kanda olsa gel' diyor
Telgrafın;
Nasıl unuturum seni ben,
Vesikalı yarim?
Orhan Veli'nin yukarıdaki Tahattur şiirinin dizeleri Burhan Arpad'ın bu kitabında geçen birkaç bölümü anlatır. Vesikalı Yarim de diyebiliriz biz bu kitaba.
1960'lı yıllarda fuhuşun kol gezdiği İstanbul sokaklarında, evinden, köyünden, ailesinden bu şehre ünlü olma hayalleri ile gelen gencecik kızların bir bataklık ile karşılaştığı bu şehre bir örnek ile Zehra'nın öyküsünü anlatıyor Burhan Arpad.
'Bizim gibi kadınların alınyazısı' diyen Leman abla karakteri, hayalleri olan bu kadınların, kapıldıkları bu hayallerin bir avuntudan öteye geçmediğini anlatıyor. Ne tek tek bireyler ne toplum sizi yeni bir yaşamla özdeşleştiriyor artık. Genel kadın vesikası ile yaşamak, ondan kurtuluşun olmadığı anlamı taşıyor. Kadına namus bekçiliği yapan erkekler ve toplum, kadının bu çabasına sırt çeviriyor.
İki kez de filme çevrilen bu kitap bir dramdır. Hatsllerin ve umutlarım ölümüdür.
Bir yazarın başına gelebilecek en kötü şey herhalde ilk kitabıyla ünlenmektir. Bu konudan hoşnut olmayan Remarque: "İlk kitabının dünya çapında başarıya ulaşması bir müellif için çok kötü oluyor." diye yakınır. Remarque ister edebiyat çevrelerinde ister okurların dünyasında olsun "Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok"un yazarı
En eskisi 1955 en yenisi 1988 tarihini taşıyan çeşitli gazete ve kitaplarında yayınlanmış İstanbul ve İstanbul semtleri ile ilgili yazıların derlemesi.