SAVAŞTAN DÖNEN BABASINA KAYA'NIN ANLATTIKLARI
Yalaz yalaz parlarken uzaklar kıpkızıl
Anam sorardı banaNe olacaksın derdi.
Ben üç kış, dört yaz görmüş,
Derdim
Mermi taşımak için oralara
Öküz olacağım derdim.
EY TÜRK GENÇLİĞİ
"Yoksun bırakmak isteyenler bulunacaktır, Seni, öz kaynaklarından"
- Ne mutlu Türküm diyene.
"Birleştirebilirler kendi çıkarlarını
Yabancıların çıkarlarıyla, yöneticiler",
- Ne mutlu Türküm diyene.
"Ezilmiş, bitkin düşmüş olabilir ulus,
İçinde yoksulluğun, bunalımın",
- Ne mutlu Türküm diyene.
"Bulunduğun durum her neyse,
Düşünmeyeceksin olanaklarını, koşullarını".
- Ne mutlu Türküm diyene.
"Ey Türk gençliği
Ödevin yurdu kurtarmaktır",
- Ne mutlu Türküm diyene.
Nice devrim yaptın yurt üzre, yeryüzü üzre,
Yayılacak varacak her biri sonsuza dek.
Ama en büyüğü, ama hepsini ayakta tutan
Atatürk evrende yaptığın ulu devrim: Uyanık ölmek.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Büyük ölüleri yaşar bir toplumun geleceğini,
Sen bundan yeşermektesin
Anıtkabir'de her yıl.
Büyük ölüleri yaşar bir toplumun geleceğini,
Sen bundan kalıcısın
Toprakta, yerde, taşta... çocukta.
Büyük ölüleri yaşar bir toplumun geleceğini,
Sen bundan ölmüyorsun
Mustafa Kemal Atatürk.
KAHRAMAN
Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
Seni gördük sesimiz Hakk'a yalvardığı gün...
Seni gördük mazi dağları sardı ses ses,
Bir Akdeniz dalgası buldu içinde herkes...
Sana çıkar bu yurdun ararsan son yolu da
Kutlu bir Tanrı oldun güzel Anadolu'da...
O kadar eskisin ki şimdi ruhumuzda sen, Bulursun bu sevgide asırları istesen... Arasan bakışında uzun ovalar erir; Dinlersen gönül denen yüce dağlar ses verir,
Bir dünya, bir millete düşman olduğu zaman
Sana büyük hızını verdi nabzındaki kan...
Dört sınırın ucunu getirdin bir araya;
Dört bucak sevgisini topladın Ankara'ya, Sesin, bir tılsım gibi, yurdu dolaştı yer yer, Ve senden öylesine hız aldı ki gönüller
Yüz yılda giden vatan bir ayda geri geldi... Sonra sanki ruhundan kartal sesleri geldi; Sanki yeni bir ışık süzüldü gözlerinden
Ve bir fert, tek başına, bir millet yarattın sen.
Bastığın yer tarihten yer alırmış, yok değil. Bir gününe bir tarih bağışlasak çok değil... Çok değil kanımızın rengini süze süze İsmini dövmelerle işlesek göğsümüze... Böylece gece gündüz görmek için tek seni,
Çok değil gözümüzün içine çizsek seni. İsterse bundan sonra ufuk yansın, gök yansın;
Çünkü sen bu milletin umduğu kahramansın...
Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
Seni gördük sesimiz Hakk'a yalvardığı gün...