Yeni taşındığımız evin balkonunda oturdukça, karşı kaldırımdan hep aynı saatte geçen bir kadın dikkatimizi çekmişti. 30-35 yaşlarında, zayıfça, orta boylu, açık sarı saçlı, üstünde çiçek desenli tertemiz elbiseler, elinde hep bir sigara. Sanki karşısında biri varmışcasına, hararetli bir şekilde, ellerini de indirip kaldırarak sürekli konuşurdu kendi kendine. Kimse onun yoluna çıkmaz, o da olur da yoluna çıkan olursa ona aldırmazdı. Bu durum, günlerce devam etti. Sonra birgün babam, mahalleliden öğrendiklerini gelip anlattı bize.
Cevat. İçinden geçtiği geçit ile koptuğu ya da kopmak zorunda bırakıldığı hayata dalan, ama o hayata tepkisini tepkisizlik ve suskunlukla veren Cevat. Kaçtığı hayatın, kendisini tutup çekmesine izin vermeden, amaçsızca ve anlamasızca sokaklarda dolaşırken o, bizler de yazarın açtığı geçitlerden sızarak Cevat'ın hayatına, Cevat'la yolu kesişenlerin hayatlarına dahil olacağız. O geçitler arttıkça da Cevat'ı bileceğiz, öğreneceğiz.
Filiz Özdem yine varoluş mücadelesinde yenik düşen bir kahramanla karşımızda. Cevat da Cevat'la yolu kesişenler de varoluşsal sorunlarla boğuşanlar. Ve yine düşler.... Ve yine Filiz Özdem'in o ruhunuza dokunan dokunuşları. Tavsiyemdir. Üçlemenin ikinci kitabı bitti ama hâlâ benim gözdem Rüya Bekleyen Adam.