Bazı çocuklar günlerini mesajlarının ritmiyle geçirmektedir: "Hey! Beni duyan var mı? Beni gören var mı? Benimle kimsenin ilgilenmediğinin farkında mısınız? Kalbim ağrıyor. Anlıyor musunuz?"
Çocuklar hakkında bilmediğim bir sürü şey var. Belki de en önemli şey, bilmediğim şeydir. Bir çocuğun ne üzerinde çalışması gerektiğini bilecek kadar bilge değilim, bu yüzden bu ilişkide çocuğun olması gereken yere beni götürmesine güveniyorum.
Çocuklar; keşfetmek, sınırlarını test etmek, yaşamlarının korkutucu kısımlarını paylaşmak veya değişmek konusunda kendi öznel deneyimsel dünyaları anlaşılıp kabul edilene kadar özgür değillerdir.
Bazı çocuklar mısır patlağı gibidir: Her şeyi yüksek enerji patlamalarıyla ve aktiviteleriyle yaparlar. Onlara bir şey olduğunda bu yeni ve mükemmel fikri ortaya koymak için büyük bir çoşku yaşarlar...Bazı çocuklar ise pekmez gibidir ve ancak bir yerden başka bir yere dökülebilir... Bazı çocuklar ise mantara benzer, bir gecede ortaya çıkar. Diğer çocuklar ise orkideler gibidir, onların açılması yedi ila on iki yıl sürer. Etkili bir oyun terapisti; orkideleri bekleyebilen, mantarlara karşı sabırlı olabilen kişidir. Her çocuğun hayatın yaşanması ve problemlerin çözümü konusunda kendine has bir yaklaşımı vardır.
Çevirisi çok iyi olmamakla birlikte Çocuk Merkezli Oyun Terapisi'ni çok iyi bir sistemle anlatmış Landreth. Kesinlikle terapide yol çizebilmek ve tecrübelerden faydalanabilmek için okunulması gereken bir kitap.
Çocuk merkezli oyun terapisine dair tüm meslektaşlarıma önerilir. Çok şey öğrendim, çocuğa ve oyuna dair bakış açım derinleşti. "Kuşlar uçar balıklar yüzer ve çocuklar oynar." Duyabilmek için gerçekten dinleyen bir kulak, görebilmek için yargısızca takip eden bir göz ve koşulsuz kabul eden bir kalp gerekir. Ve çocuklar seni seviyorum demek yerine oyun oynayalım mı der.