Kendini pirüpak tutmak için beyaz yalanlar ve kaçamak sözlere başvuran bir zihin, büyük bir ressamın kendisi dışında kimsenin fark edemeyeceği hatalı fırça darbeleri karşısında hissettiği gibi huzursuzdur aslında; o kaçamak sözler ve davranışlarsa, birer yalana dönüşünce sadece birer aksesuvarmış gibi kolayca benimsenir.
Bunu, hep yaptığı gibi, takdir-i ilahinin bir sonucu olarak yorumluyor, görünürdeki ahenksizlikleri ve boşlukları, kendisinin daha üst düzey ses uyumlarına olan sağırlığı doğrultusunda açıklayarak görmezden geliyordu.
Hayat, hatıralar olmadan bile büyüme ve çürümeye bağımlı bir hatta ilerler ama kesif hafıza, insanı suçlanmayı hakeden mazisine iter. Açık yara misali yanan bir hafızayla, insanın mazisi ölü bir tarihten ibaret değildir, yaşanan zamana dönük ama o zamanın şartlarına uymayan bir hazırlıktır; nedamet getirilerek hayattan silkelenip atılmış bir hata değil, benliğin hak edilmiş bir utancın ürpertilerini, keskin tatlarını ve karıncalanmalarını titreşerek taşımaya devam eden bir parçasıdır.
Dünyanın iyileşmesi kısmen tarihe mal olmayan eylemlere bağlıdır ki, üzerimizdeki etkileri önemsiz kabul edilemez ve onları, saklı bir hayatı sadakatle sürdüren, sonrasında ziyaret edilmeyen mezarlarda istirahat edenlere borçluyuzdur.