Devlet, toplumdaki tüm bireylere sorgusuz sualsiz her ay belli bir miktar ödeme yapsa, yoksul insanların hayat kalitesinde iyileşme olur muydu? Yoksa enflasyon artışı sebebiyle yoksullar daha da mı yoksullaşırdı?
Önce komünistleri aldılar. Komünist değilim diye sesimi çıkarmadım.
Sonra sendikacıları almaya geldiler. Sendikacı olmadığımdan itiraz etmedim.
Ardından Yahudileri tutukladılar. Yahudi değildim, ses etmedim
En son beni almaya geldiklerinde, beni savunacak kimse kalmamıştı.
Martin Niemöller.
Özelleştirilen hizmetler eşitsizliğin araçları haline gelir. Bazılarının ödeme yapıp, başkalarına sunulandan daha iyi ve daha çabuk bir muamele talep etmesi, bu hizmet için para ödemeyen diğerlerini yalvaran kimselere indirger.
Eğitim artık bir hak olmaktan çıktı; onun yerine alınıp satılabilen bir izne dönüştü. (...) Eğitim küresel bir endüstriye dönüştükçe, eğitim hakkının yitimi daha belirgin bir şekilde ortaya çıktı.
Mahfi Eğilmez’in 9 Ocak 2018 ‘Proleterya, Prekarya ve ötesi’ yazısı vesilesiyle merak odağıma düşmüş Prekarya kavramı, kitapla tanışmama olanak sağladı. Proleterya ve Prekarıous (güvencesiz) sıfatıyla birleşerek Prekarya kavramı doğmuş. Kitabın ana konusu Prekarya olarak adlandırılan sınıfın tanımlanması, oluşumu ve yaşadığı hayat perspektife alınmış. Kısaca bahsedecek olursak ; Bugün çok uluslu devasa şirketlerin, küreselleşme çabası içindeyken genellikle ABD menşeili firmaların düşük işgücü maliyetleri uğuruna, özellikle Çin ve Hindistan gibi çok nüfuslu ve gelir düzeyi görece düşük yani az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere üretimlerini kaydırması sebebiyle, geçici istihdam sağlayan ama aynı zamanda güvencesiz bir sınıf oluşturan offshare sisteminin yarattığı sonuçları anlatıyor. Bugün dünyanın neresine gidersek gidelim, karşımıza çıkan global markaların, hizmet sektörüne mal olana kadar nasıl üretim süreçlerinden geçiyor kısaca kitap bu konu üzerinde duruyor. İçler acısı çalışma şartlarını gözler önüne seren yazar, küreselleşmenin gelir dağılımını nasıl olumsuz etkilediğini anlatıyor. Günümüzün sorunlarını, gösterinin bir parçası olamayan ama sürecin hep içinde yer alan vasıfsız gariban insanların, ne sorunlarla yüzleştiğini anladım bu kitapta. Beni etkileyen ender kitaplardan biri oldu. Çeviri de kitaba gölge düşürmeyen cinsten ve ilerleyen zamanda prekarya sorunu ekonomilerin korkulu rüyası olacak.
Önce Yahudiler için geldiler Sesimi çıkarmadım Çünkü ben Yahudi değildim Sonra artık komünistler için geldiler Sesimi çıkarmadım Çünkü ben komünist değildim Sonra sendikacılar için geldiler Sesimi çıkarmadım Çünkü ben sendikacı değildim Sonra benim için geldiler ve ses çıkaracak kimse kalmamıştı...
Proleterya artık eski tip endüstriyel bir tanım. Araştırmacı gelecek kaygısı yaşayan sürekli mobilize olan yeni bir işçi sınıfından toplumun %25 ini anlatıyor. Dönüşen sistemi daha iyi anlayabilmek için okuyun