H. İhsan Sönmez sözleri ve alıntılarını, H. İhsan Sönmez kitap alıntılarını, H. İhsan Sönmez en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Güzel bir rüya için hazırlanıyorum.Kirpiklerim tartamıyor geceyi.Ne zaman uzun uzun düşünsem seni, güneş her sabah kestirmeden doğuyor.Ruhumun sevgilisi için yüreğime bir avuç köz,elime bir harf düşüyor.Uzatmadan bitireyim seni çok özlüyorum…”
Merhaba denizin panik dalgası, kuzeyin unutkan rüzgârı merhaba; katın önünüze götürün beni zamanın durduğu yere. Ama kimse bilmesin… Üzgünüm kalbim; onun gibi, sen de artık gelmeyeceksin!..
Kirpiklerim tartamıyor geceyi. Ne zaman uzun uzun düşünsem seni, güneş her sabah kestirmeden doğuyor. Ruhumun sevgilisi için yüreğime bir avuç köz, elime bir harf düşüyor.. Uzatmadan bitireyim SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM..
“Akşam dostu dakikalar güneşin battığı dağdan gelir şimdi.Gitme vaktimiz gece yarısı. İkimiz de yakamozlardan firariyiz ya…
Sınırı geçmek bu saatte bedava! “
Demokrasi bilinci gelişmemiş ülke halkı, askeri darbeye sevinçle karşılamıştı. Yaşanan bu sevincin, düşünceyi küre çeviren baskıdan haberi yoktu. Ya da görmemek daha iyiydi. Çünkü kitlesel davranış bozukluğu Doğu medeniyetlerinin sosyolojik vazgeçilmeziydi. Önce Tanrı'ya sonra güce ve güçlüye tapmak kavramı hakimdi. İkinci dindi. Görünüşte her şey süt liman ve huzurlu, görünmeyen her yerde kitleden olmayanların büyük acısı vardı. Görünmeyen bu acı mahkeme salonlarında adaletsizliğin çığlığı, demir parmaklıkların arkasında insan olmanın onurunlu haykırışı olarak duyulmuyordu. Hiç izlenmeyen ise demokrasi ayıbı içinde özgür düşüncenin yasadışı anlayışı göç etmesiydi. Bu göç, gelecek yıllarda kan gözyaşı ve terör olarak geri dönecek, düştüğü yeri yakan ateş, bu kez de düşmediği yeri yakacaktı.
.
Ne yazık ki kişi kötü geçmişine gergin çelik bir telle bağlıdır. O teli en zayıf yerinden kesmeden kötü geçmişle bağımızı koparamayız. Ne zaman o teli koparır, bizde kalan ucu geleceğe bağlayabilirsek o zaman gerçek kişi oluruz.
Çünkü en güçlü donanım kişinin cesaretiydi. Cesaret fiziki değil aklın beslediği bir güç olmalıydı. O cesareti kişiliğinde bulmayanın ne iç dünyasına ne de hedefine yürümesinin anlamı olabilirdi.