Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Halit Fahri Ozansoy

Halit Fahri OzansoyEski İstanbul Ramazanları yazarı
Yazar
Çevirmen
8.4/10
12 Kişi
134
Okunma
21
Beğeni
3.766
Görüntülenme

Hakkında

1891 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası tıp, tarih, tiyatro ve şiir olarak basılı pek çok eseri bulunan Mehmed Fahri Paşa[1], annesi Zehra Hanım’dır. Ailesi ona Mehmet Halit ismini verdi. İkinci ismi olan Halit’in yanına babasının ikinci ismi Fahri’yi ekleyerekHalit Fahri adını kendisi oluşturmuştur.[2] Yedi yaşında iken annesini veremden kaybetti. Şair Ziya Gökalp'in teyzesinin torunu ve Süleyman Nazif'in yeğeni olan Halit Fahri, şiir ve yazı yazma zevkini ailesinden aldı. Zeyrek, Vefa semtlerindeki mahalle mekteplerinde ve Sultanahmet'teki Tefeyyüz Mektebi'ndeki ilk öğretimden sonra Bakırköy Rüşdiyesi'ni bitirdi (1904) ve Mekteb-i Sultanî'de yatılı okumaya başladı. Hastalık nedeniyle öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Filibe’deki amcasının yanına gidip 15 ay kaplıca tedavisi gördükten sonra tekrar okula döndü. Bu dönemde okul müdürlüğüne Tevfik Fikret gelmişti.[3] Türkçe öğretmeni Ali Kami Bey ve okul müdürü Tevfik Fikret sayesinde edebiyata ilgisi gelişti. İlk yazısı "Facia-i Beşerden Bir Levha" başlığıyla Mart 1910 tarihli Tiraje dergisinde yayımlandı. 1911 yılında tasdikname alarak Mekteb-i Sultani’den ayrıldı ve İstanbul Darülfünu’nda Fransız Dili şubesinde devam etti; ancak bu okulu bitirmedi. [1] Halit Fahri, bu dönemde aruz ölçüsüyle ve Fecr-i Âti sanat topluluğunun etkisi ile şiir yazmaktaydı. İlk şiiri "Mazideki Aşk İçin Sana" 1912'de Rübab dergisinde yayımlandı. Aynı yıl ilk şiir kitabı Rüya yayımlandı. 22 sayfalık bu kitabı babasına ithaf etmiştir.[2] 1914’te Darülbeday-i Osmaniye sınavını kazanarak tiyatro bölümüne kaydoldu; kısa bir öğrencilik döneminden sonra aynı okulda öğretmen yardımcılığına getirildi. Hem öğrencilik hem öğretmenlik yapamayacağını anlayınca öğrenciliği bıraktı. Oyunculuk merakı çevresinde onay görmediği için[2] kısa bir süre sonra Darülbedayi’den tamamen ayrılan Halit Fahri, 1914’te Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ne bağlı olarak kurulan Milli Türk Cemiyeti’nin kuruluşunda görev alarak cemiyetin yöneticileri arasında bulunmuştur. İlk evliliğini 1915’da Neyyire Hanım’la yaptı. Ertesi yıl Gavsi adında bir erkek çocukları olan çift, birkaç yıl sonra ayrılmıştır. Şair, 1915 yılında Talat Paşa’nın daveti ile Çanakkale Cephesini ziyaret eden şairler arasında yer aldış ve izlenimlerini Cenk Duyguları (1917) adıyla kitaplaştırdı 1916’da Baykuş adlı manzum piyesi yazarak tanındı. Baykuş, Darülbedayi’nin sahnelediği ilk Türk tiyatro oyunu oldu.[1] Halit Fahri, hayatı boyunca bu alanda sistemli bir düzen içinde eser vermeyi sürdürmüştür. 1916 yılında sınavla öğretmenlik hakkı aldı ve Muğla Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Bir yıl Muğla’da, bir yıl Konya'da çalıştıktan sonra İstanbul'a döndü. Kırk yıl süreyle İstanbul’un çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenliğin yanında yayın hayatını da sürdüren Halit Fahri, ilk şiirinin yayımlandığı Rübab dergisinde bir süre düzenli olarak yazılar yayımlamayı sürdürmüş; daha sonra arkadaşları ile Kehkeşan dergisine ardından Şehbal dergisine geçmişti. Bu arada dönemin önde gelen edebiyat dergisiServet-i Fünun’da Bağdad adlı şiirini yayımlatmayı başardı. 1917’deZiya Gökalp, Ömer Seyfettin gibi Türkçülerin etkisiyle hece vezninde şiirler yazdı. Hece vezninde şiirleri Yeni Mecmua, Talebe Defteri, Türk Kadını gibi dergilerde yayımlandı. İkinci şiir kitabı Cenk Duygularını (1917)yayımladıktan sonra tekrar aruza yönelen Halit Fahri, düzenli aralıklarla yedi şiir kitabı daha çıkarmış ve sonra şiir kitabı yayımlamaya uzun bir ara vermiştir. 1919’da dayısı Ahmet Kadri Bey’in gazetesi Alemdar’da çalışmaya başladı. Çok geçmeden Alemdar’dan ayrılıp kendi dergisi Şair Nedim’i çıkarmaya başladı. Haftalık bir dergi olan Şair Nedim, 18 sayı çıkabilmiştir. Reşat Nuri Güntekin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Selahattin Enis gibi şair ve yazarların ilk yazıları bu dergide yayımlandı. Beklenilenin çok üstünde ilgi gören dergi, İzmir'in işgali üzerine kapandı. [2] Halit Fahri, dergisini kapatmak zorunda kalınca yazılarını İfham, Büyük Mecmua ve Peyam-ı Sabah’ta yayımlamaya başladı. Diğer memurlar gibi öğretmenler de maaşlarını alamadığından çeşitli gazetelere yazdığı makalelerden aldığı para ile geçimini sağlamaya çalıştı. Servet-i Fünun, İnci, Ümit dergilerinde manzumeler yayımladı. 1920’de Yeni Mecmua’da Aruza Veda başlıklı şiirini yayımlayarak Beş Hececiler arasına katıldı. 1921’de Ali Zoti ailesinden Aliye Hanım’la ikinci evliliğini yaptı. Bu evlilikten iki üvey kızı (Güzin ve Melahat) oldu. 1926 yılında Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri müdürlüğünü devraldı. Fikir ve Sanat Aleminden Haberler sütununda yazmayı 1943’e kadar sürdürdü. Derginin sahibi Ahmet İhsan Bey’in ölümünden sonra Servet-i Fünun’dan istifa etmiştir. 1937’de başladığı Son Posta gazetesindeki haftalık yazılarını ise 1951’e kadar sürdürdü. 1953 yılında devlet Fransızca dil imtihanını kazanıp Fransa ve İtalya’ya gitti. 1955 yılında Şehir Tiyatroları Dergisinin yazı işleri müdürlüğünü üstlenen Ozansoy, 1956 yılında yaş haddi nedeniyle öğretmenlikten emekli oldu ve gazeteciliğe daha çok ağırlık verdi. 1962’de eşinin vefatı üzerine bunalıma girip hastalandı.[2]İlk dokuz şiir kitabını ardı ardına yayımlamış, 1936’da yayımladığı Sulara Dalan Gözler’den sonra şiir kitaplarına 26 yıllık ara vermişti. Eşi için yazdığı şiirlerini topladığı Hep Onun İçin adlı şiir kitabını 1962’de çıkardı.[2] 1964’te son şiir kitabın Sonsuz Gecelerin Ötesindeyi yayımladı. Ömrünün son yıllarını Kızıltoprak’ta geçirdi. Ayrıca yirmi yol boyunca yazları Büyükada’daki yazlığında geçirmiştir.[2] Fransız Ankara büyükelçisi, Fransızca’dan yaptığı tercümeler ve Fransız kültürüne katkılarından ötürü kendisine 1969 yılı sonunda Milli Liyakat Nişanı ve şövalye payesi verdi.[2] Şair, 23 Şubat 1971’de İstanbul’da kalp krizinden hayatını kaybetti. Vasiyeti gereği Türkçe kitapları Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne, Fransızca kitapları Galatasaray Lisesi’ne verilmiştir.[4] Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedimiştir.
Unvan:
Türk şair, gazeteci, oyun yazarı, öğretmen
Doğum:
İstanbul, 12 Temmuz 1891
Ölüm:
İstanbul, 23 Şubat 1971

Okurlar

21 okur beğendi.
134 okur okudu.
6 okur okuyor.
92 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Saygıyla anıyoruz..
Gözlerim daldı gitti bir rüya denizine, Sularda uzun uzun baktım ayın izine Dedim: Yirmi yaşımın ay ışığı değil bu, Hani başım düşerdi bir sevgili dizine.
Benim hatıralarımda her şey gerçeklerin aynasıdır.Ve akseden çehreler rotüşsüz akislerdir.
Sayfa 250Kitabı okudu
Rıza Tevfik'e ait bir fıkra...
-Burada Rıza Tevfik'e ait bir fıkra anlatacağım. Uydurma değil, gerçektir. Filozof, bir Ramazan gü­nü, Eminönünden geçiyor. Oruçsuzdur. Cebinde fıs­tık varmış, ağzına bir iki fıstık atıyor. Vay efendim sen misin mübarek günde alenen nakz-ı siyam eden ? Koca kalpaklı ve sert bakışlı bir polis dikiliyor kar­şısına. - Gel bakalım benimle. Filozof, birden, dalgınlığının başına açacagı be­layı anlamıştır. Mükemmel Rumelili ve Yahudi tak­litleri yaptığı da meşhurdur. Hemen Yahudi şivesi ile : ·" ' - Niçin ? diye soruyor. - Yahudi ağzını bana mı yutturacaksın ? Alenen oruç ye, sonra da ... - Aman paşam , Yahudiyim, bırak yakamı. - Zor bırakırım, Şimdi anlarız. (Karşıdaki bir Yahudi dükkancıya seslenerek) Mişon, buraya gel. Mişon geliyor. - Konuş şununla Yahudice. Mişon Yahud'ice bir iki kelimelik bir şey söylü­yor. Fakat Rıza Tevfik öyle uzun bir Yahudiceye baş­lıyor ki sonu gelmiyor. Polis bağırıyor : - Kısa kes ! Filozof susuyor. Bu sefer beriki Mişona dönü­yor : - Yahudice amma attı değil mi ? Yahudi mi bu ? Hayranlıkla gözlerini açan Mişon'un cevabı par­lak : -Benden koyu Yahudi, Tevrat'ı ezbere okuyor.'
Sayfa 88 - İnkilap ve Aka KitapevleriKitabı okudu
Bir Saat Çalar
Eski kış gecelerinin hâtırası! Bir saat çalar... Tam gece yarısı! Dışarda kar, lâpa lâpa! Bu beyaz karanlıkta Daha beyaz, upuzun hayaletler Gelirler taa uzaktan, karların ötesinden: Fısıltılar duyarım, ürperirim Terasta sanki bir ayak sesinden. Eski kış gecelerinin hâtırası! Bir saat çalar... Tam gece yarısı! Ölülerim, zavallı ölülerim, Yakın, uzak bütün sevgililerim Alay alay gelirler karların ötesinden: Bir saat çalar... Bir hayalet daha doğrulur: ben!
Halit Fahri Ozansoy
göğsüme dayadı güzel başını- sandım vücuduma doldu o mehtap.
Halit Fahri Ozansoy
Halit Fahri Ozansoy
Reklam
Saygıyla...
Kadın, bu sisli hayatın yegâne yıldızıdır.
Halit Fahri Ozansoy
Halit Fahri Ozansoy
"O kadar dolu ki toprağın şanla, Bir değil, sanki bin vatan gibisin."
Halit Fahri Ozansoy
Halit Fahri Ozansoy

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
120 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Ah mazi...
Kitabın kapağından... Vakit gurup vakti. Güneş batıya doğru giderken usulca, koyu bir kızıllık çökmüş İstanbul' un başına. Sağ kenardan deniz görünüyor. Dingin... Etraf kalabalık. Kadınlar, erkekler... Tezgah açmış, satış yapanlar. Belli ki bir bahar ya da yaz akşamı. İftar vakti yakın olmalı. Birazdan resimdeki insanlar, işleri bitirip tez vakit
Eski İstanbul Ramazanları
Eski İstanbul RamazanlarıHalit Fahri Ozansoy · Dergah Yayınları · 201434 okunma
306 syf.
7/10 puan verdi
#edebi bir üslupla yazılmış bir hatıra metni; kuru, alelade ve çalakalem yazılmış ancak önemli bilgiler içeren hatıralardan daha ilgi çekici bir #kitap . Edebi hatırat kitaplarının en ünlülerinden biri hiç kuşkusuz #halitfahriozansoy 'un #edebiyatçılarçevremde isimli eseridir. 1970'te kitaplaştırılmıştı, aradan geçen 35 yıl sonra #dergahyayınları tarafından yeniden yayınlandı. #edebiyatçılargeçiyor isimli başka bir hatıratı da bulunan yazarın; edebiyat dünyasıyla ilişkilerinin kuvvetli olduğunu anlıyoruz. /// Ozansoy, eserin birinci bölümünde kanaatlerini açıklarken; ikinci bölümde sanat ve edebiyat çevrelerindeki #magazinsel olayları ele almış; üçüncü bölümde ise biraz kendisi biraz çevresiyle ilgili yazmış. /// Sözü geçen çevresinde; #yahyakemal , #peyamisafa , #necipfazılkısakürek , #yusufziyaortaç ve #behçetkemalçağlar gibi birçok isim var. /// Eser başlı başına bir #edebiyatharikası, #kitaptavsiyesi olarak #mutlakaokuyun ve #kitapmuhabbeti yapın diyoruz (:
Edebiyatçılar Çevremde
Edebiyatçılar ÇevremdeHalit Fahri Ozansoy · Dergah Yayınları · 201521 okunma
Reklam
262 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
230 günde okudu
Hoşçakalın Tuğrul ve Süheyla. Ne güzel boğazımı düğümlediniz. Beni özlediğim İstanbula Adalara götürdünüz. İçinde neler yaşandığını hep merak ettiğim, hayalini kurduğum o köşklerden birine misafir ettiniz. Aşkınızı okudum usul usul, sonra acılarınızı, sonra da vedalarınızı.. Umarım bir yerlerde mutlusunuzdur. Romanın yazılışı bittiği tarih 24.08.1938 Büyükada, Aşıklar Yolu
Aşıklar Yolunun Yolcuları
Aşıklar Yolunun YolcularıHalit Fahri Ozansoy · Kanaat Kitabevi Yayınları · 19395 okunma