Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayrat Neşriyat İlim Araştırma Heyeti

Hayrat Neşriyat İlim Araştırma HeyetiBediüzzaman Said Nursi ve Hayru'l-Halefi yazarı
Yazar
Çevirmen
9.3/10
50 Kişi
149
Okunma
20
Beğeni
1.518
Görüntülenme

Hayrat Neşriyat İlim Araştırma Heyeti Sözleri ve Alıntıları

Hayrat Neşriyat İlim Araştırma Heyeti sözleri ve alıntılarını, Hayrat Neşriyat İlim Araştırma Heyeti kitap alıntılarını, Hayrat Neşriyat İlim Araştırma Heyeti en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
[Hud suresi 88. ayet]
"Muvaffakiyetim ise ancak Allah'ın (yardımı )iledir. (Ben) yalnız O'na tevekkül ettim ve ancak O'na yönelirim."
Reklam
Tevbe Sûresi - 112. Ayet
(Bu va'de mazhar olanlar:) Tevbe edenler, ibâdet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû' edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten men' edenler ve Allah'ın hudûdunu (ona riâyet ederek) muhâfaza edenlerdir. (Ey Habîbim!) O mü'minleri(Cennetle) müjdele!
Hayrat Neşriyat
Artık o gün, zulmedenleri, ne ma'zeretleri fayda verir, ne de onlardan (Allah'ı) razı etmeleri istenir.
Rum 57
Yusuf- 101 "Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!"
Sayfa 246
Reklam
"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında yaptıkları dualar reddolunmaz."
Sayfa 14 - Hayrat neşriyat (Suyûtî, Fethül-Kebir. Ali el-Müttakî, Kenzü'l Ummâl)Kitabı okudu
Al-i İmran Sûresi
Deki ey kâfirler, yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz... Âl-i İmrân Sûresi 12. Âyet #MescidiAksa
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ Bunun üzerine onlara, ne gök ne de yer ağladı! (Onlar) mühlet verilen kimseler de olmadılar! ...,.........,........, "“Şu âyet, mefhûm-ı muvâfık (doğrudan ifâde ettiği ma‘nâ) ile şöyle fermân ediyor: ‘Ehl-i dalâletin ölmesiyle, semâvât ve zemin (gökler ve yer) onların üstünde ağlamıyorlar.’ Ve mefhûm-ı muhâlif (karşı ma‘nâ) ile delâlet ediyor ki: ‘Ehl-i îmânın dünyadan gitmesiyle, semâvât ve zemin, onların üstünde ağlıyor.’ Yani, ehl-i dalâlet (kâfirler) , mâdem semâvât ve arzın vazîfelerini inkâr ediyor. Ma‘nâlarını bilmiyor. Onların kıymetlerini iskāt ediyor (düşürüyor) . Sâni‘lerini (yaratıcılarını) tanımıyorlar. Onlara karşı bir hakāret, bir adâvet (düşmanlık) ediyorlar. Elbette semâvât ve zemin, onlara ağlamak değil, belki onlara nefrin, yani bedduâ ederler ve onların gebermesiyle memnûn olurlar. Mefhûm-ı muhâlif ile der: ‘Semâvât ve arz, ehl-i îmânın ölmesiyle ağlarlar.’ Zîrâ ehl-i îman ise; çünki semâvât ve arzın vazîfelerini bilir. Hakîkî hakîkatlerini tasdîk ediyor. Ve onların ifâde ettikleri ma‘nâları îmân ile anlıyor. ‘Ne kadar güzel yapılmışlar, ne kadar güzel hizmet ediyorlar!’ diyor.” Kaynak (Sözler, 32. Söz, 300-301)" -Sure Duhân, Ayet 29
Mâide, 32.Ayet Bundan dolayıdır ki, İsrâiloğullarına (Tevrâtta) şöyle yazmıştık: “Kim bir kimseyi, bir kimseye veya (o kimsenin) yeryüzünde bir fesad (çıkarmakta olmasın)a karşılık olmaksızın (ölüm cezâsını gerektiren bir suçu olmadığı hâlde) öldürürse, o takdirde bütün insanları öldürmüş gibidir.(1) Kim de onun (bir insanın) hayâtını kurtarırsa, o takdirde bütün insanların hayâtını kurtarmış gibidir.” Hem celâlim hakkı için, peygamberlerimiz onlara apaçık delillerle geldiler. Sonra doğrusu onlardan birçoğu, bunların ardından yeryüzünde gerçekten haddi aşan kimselerdir.
922 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.