Jale Şengün Eskişehir’de dünyaya geldi. Öğrencilik yıllarında ulusal gazete ve dergilerde çalıştı. Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’nda son sınıfta okulu bırakıp radyo yayıncılığı yapmak üzere İngiltere’ye gitti. Dönüşünde başladığı TV programlarıyla kısa sürede yurt çapında tanınıp sevildi. Mesleki kariyerine devam ederken Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başladı ve 2008’de buradan mezun oldu. Birkaç yıl avukatlık yaptıktan sonra yeniden medyanın büyüsüne kapılarak kendini mikrofon başında buldu. Halen Best FM ve Baba Radyo’da program yapıyor.
Üst kata çıktıkça içeride pek fazla devridaim yapmadığı belli olan hava yoğun bir yaşlılık ve kolonya kokusuyla daha da ağırlaşıyordu. Birden kendimi dışarı atıp bu yapış yapış umutsuzluğu ciğerlerimden temizleme isteğine kapıldım, ama neden burada olduğumu düşünerek kendime hâkim oldum. Tütün, limon ve adını bilemediğim başka bir şeyden oluşan karışım vicdan azabı kokuyordu. Yaşlılarını buraya terk eden insanların haftada bir buraya getirip günahlarından arınmayı umdukları bu sıvılardan iğrenerek odanın kapısına uzandım.
Herkese merhaba
Bugün sizlere hiçç beklemediğim güzellikte bir kitabın yorumu ile geldim.
Bir bankada çalışan aldatılmış, işsiz kalmış, kelimenin tam anlamıyla dibe batmış olan Serap, altüst olan hayatını toparlamak için çocukluğunun geçtiği anneannesinin evinde yalnızca sessizlik ve huzur bulmayı ümit eder.
Ancak bir çekmecenin dibinde rastladığı, hiç tanımadığı bir tomar yabancı kadınların fotoğrafı onu bir masalın içine Hayat kadının yemyeşil bir hikayesine, bir kuyunun karanlığına ve onikilerin inanılmaz coğrafyasına, Güldem'in suyuna sürükleyecektir.
Serap kendini masalla gerçeğin iç içe geçtiği karmaşık olayların içinde bulur, bir yandan da aşka direnmeye çalışır. Lakin bu bir masal değildir. Olaylar öyle bir ilerliyor ki çocukluk yıllarının geçtiği Çardaklıya eski zamanlarda anlatılan masalları dinlemeye gelip kitap haline getirmektir ama kendini bambaşka olaylarda bulur.
Kitabın sonuna bayıldım. Dili, kurgusu, konusu ile okuduğum en güzel romanlardan bir tanesi daha. Kesinle ve kesinlikle tavsiyemdir.Mutlaka okumalı okutmalısınız. Hele ki anneannesi var yaa ve hikayeyi anlatan Resmiye teyzeye bayildim. Böyle güzel bir kitaba da böyle bir son yakışırdı zaten
@jalesengun bayıldım kitabınıza muhteşemdi yazan yüreğinize sağlık
Alıntı
.
.
Yola gidenin yolunu açmak da yoldaşlıktır.(sayfa 260)
Nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi geliyor(syf 316)
Lakin Bu Bir Masal -382 sayfa
Jale Şengün
Sevgilisi tarafından aldatılan Serap, işini de kaybedince ailesi yurtdışındayken birlikte yaşadığı anneannesinin evine gitmeye karar verir. Anneannesi artık yaşamasada bölgenin masallarını öğrenerek, yazacak ve hayalindeki mesleği yazarlığı yapacaktır. Eskişehir'e trenle giderken Altuğ'la tanışır. Altuğ, Nisa, Fidan'ın yardımıyla yazarlığa adım atacaktır. Fidan'ın akrabası olan Resmiye Teyze'nin anlattığı Hayat'ın Masalı ona yön verecektir.
Kitaba ilk başladığımda araya başka kitapta almam gerekince sıkıcı geldi. Ancak okudukça merak başladı. Özellikle yarısından sona doğru giderken içine polisiye unsurlarda girince iyice kaptırdım. Kitabın bağlandığı yer çok güzeldi. Aklıma Birgül Oğuz'un İstasyon kitabını getirdi.
Okuyunca her masal güzel bitmiş gibi görünsede bitmeyebileceğini anlıyoruz. Son olarak kitaptan bir alıntı:
Tarihi erkekler yazar, masalları kadınlar...
Kitabı elime öylesine almıştım aslında. Ama okumaya başladıkça beni içine daha çok çekti. Uzun zamandır okuduğum en akıcı kitap diyebilirim. Özellikle son sayfalarda yazarın kadınlar üzerinde ki yazılarını çok yerinde ve çok güzel buldum.
Kitaba gelecek olursak, Serap adında bir genç kızın aldatıldıysan ve işinden olduktan sonra memleketine dönüp onikiler masalını dinlemesi ile masal ve gerçeğin iç içe geçmiş dünyasına bir yolculuğunu anlatıyor.