Anne baba ile çocuk ilişkisi nedir?Ana babayla çocuk arasındaki ilişkiler bir yanılsamadan ibaret mi? Gelenekten doğan saf bir saplantı mı? Ana babayla çocuklar sadece oyun mu oynuyorlar?
Bazen elde etmek istediğiniz,gerçekleşmesini beklediğiniz hayaller için gerekli olan katı,soğuk günlerden geçip;fedakarlıklarda bulunmanız gerekiyor~
Bir o kadar acımasız görünse de..
Yazar,henüz ilkokul öğrencisi olan bir çocuğun zen keşişi olma sürecini babasının gözünden anlatıyor.Duygusal olduğu kadar akıl sınırlanı da sorgulatan bir süreci~
Otobiyografik tarzda yazılmış olan hikâye; oğlunu Zen Meditasyonu yaptığı tapınağa götüren bir babanın, oğlunun bir gün keşiş olmak istemesini dile getirmesiyle başlıyor. Sorun ise televizyon seyretmeyi, müzik dinlemeyi, hamburger yemeyi seven “sıradan” bir çocuğun gerçekten bunun isteyip istememesi. Karar ise, bu uğurda ebeveyn olmaktan vazgeçmek sonucuna katlanmak zorunda olan anne ve babası vermek zorunda kalacak. Çocuklar için verilen kararlarda ebeveynler ne kadar etkili sorusunu mutlaka soracaksınız kendinize.
Klasik bir baba figürü, endişeli anne, büyük erkek kardeş, küçük kız kardeş, aile. Biraz zaman geçtikten sonra yine okumaya ihtiyaç duyacağımı hissediyorum.
Gençliğinde asi, her istediğini yapan ama şuan kendini bulma çabasına girişmiş gibi gözüken bir adam, baba. Pazar günleri tapınağa gidiyor ve keşişten zen öğretisiyle zazen yapıyorlar. Adam kendi kafasındaki iyi baba profilini dışarıya çizmek ya da vicdanen babalık yaptım diyebilmek için oğlunu da bu ibadetlere getiriyor. Daha ilkokula giden oğlan bu ziyaretler sonucu keşiş olmak istediğini söylüyor. İlk başlarda çok dikkate almasalar da sonraları önemli bir hal alıyor bu istek.
Gerisi spoiler içerebilir.
Öncelikle keşişin hemcinslerine böyle bir yaklaşımda bulunması beni çok sinir etti. Kendinden örnek olarak bu işin cinsiyetle bağlantısı olmadığını kanıtlamak yerine kadınları yerden yere vurması gerçekten irrite etti beni. Devamında babanın asla sorumluluk üstlenmemesi ama öyle görünmeye çalışması... Annenin duygularını anladığını sanıp aslında görmezden gelmesi...Hele hele anneyi suçlaması... Orada bende son damlaydı. Son diyaloglarda anne bunu çookkk güzel bir dille açıkladı ve gerçekten içimin yağları eridi. Buradaki baba gibi hala sorumluluk üstlenemeyen, toy, gerçeklerden kaçan, kendini asla suçlu görmeyip suçu hep başkalarında arayan insanları gördükçe gerçekten çok acıyorum. Ve hayatın cilvesi de neden bilmiyorum eşleri de bir o kadar fedakar, özverili, her şeyi düşünmeye halletmeye çalışan, yanında destek olacak insan -müsveddesi- gerektiğinde yanında olmadığından kendi başına dik durmaya çalışan ve duran insanlar oluyor. En çok onlara kahroluyorum.