Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Maria Yordanidu

Loksandra yazarı
Yazar
7.5/10
11 Kişi
32
Okunma
1
Beğeni
1.473
Görüntülenme

Hakkında

Maria Yordanidu Yunan yazar. 1897 yılında İstanbul'da doğdu. Çocukluk yıllarını Pieria ve Batum'da geçirdi.
Unvan:
Yunan Yazar
Doğum:
İstanbul (Konstantinopolis), 1897
Ölüm:
1989, 1989

Okurlar

1 okur beğendi.
32 okur okudu.
18 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Çok hoş bir anlatım tarzı, şöyle:
Kocan, kocalığını yapsın istiyorsan onu iyi doyur. Yalancı dolmaya bolca soğan doğra, sindirimi kolay olsun diye nane de koy içine. Ayva reçeli ekşi ise, olgun bir ayvayı çekirdeği ile kaynat, içine kat, dengeyi sağlamış olursun. Tenekedeki zeytinyağına acıma, ne der atasözü: "Zeytinyağı yiyen, akşamı çabuk eder." Mevsimine göre, güzelinden, iyisinden sebze al, konserveyi ne yapacaksın?
Çocuklar küçük olduğundan Loksandra hamama giderken onları da yanına alırdı. Her cumartesi sabahı erkenden hamam eğlencesi yapılırdı. Loksandra, bir önceki akşamdan o günün yemeklerini hazırlardı: Tavuk çorbası ve sonra muhallebi. Serinletici içecekleri yapar ve yanlarına alırlardı. Sütlü badem ezmesi, portakal ya da vişne suyu, bir tatlı ve ona benzer şeyler... Hep sindirimi kolay yiyecekler. Yakınmış oldukları kına kuruyuncaya dek soğukluk'a çıkıp oturmuş ve yalancı dolma gibi yağlı yemekleri atıştırmakta olan Türk ve Ermeni hanımları onları böyle görünce "A-a-a-a!" yaparlardı.
Reklam
Çocuklar çabuk unutur ve her şeye çabuk alışır derler. Evet ama bu büyüklerden daha az acı çektikleri anlamına gelmez.
Çok parayı ne yapacaksın, bre? Şimdi yediğinden daha fazlasını mı yiyecek? Zengin olan kim, bre? Azla yetinen mutlu olur, zenginlik budur.
Bir yaz akşamı, altınsarısı bir kavunu kıpkırmızı bir büyük tabak içinde keskin bir bıçakla kesmek. «Ah! Mutluluk bu değil mi?.» Uzun bir yolculuktan evine dönen yolcunun uzaktan köyünü görmesi, ırmağın iki yakasından gelen kadın ve çocuk seslerini, anadilini duyması. "Ah! Mutluluk bu değil mi?.."
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
110 syf.
·
Puan vermedi
"Milleti çılgın kuşlara çevirdiler, kahrolasıcalar, çılgın kuşlara." Klio hanım için kahrolasıcalar dediği bir yanda Kayzer, öbür yanda kendi gelini o Fransız kızıydı. Çünkü Kayzer* savaşı başlatmış, kendi gelini ise o yıllarda Anula'nın Rusya'da bulunmasına, savaş ve ayaklanma yüzünden orada hapis kalmasına, İstanbul'daki evine dönmeyi başanncaya kadar anasından emdiği sütün burnundan gelmesine sebep olmuştu. Ve şimdi dönmüştü ama evi darmadağın, ninesi ölmüş, dayısının yazıhanesi kapanmış ve İstanbul Rus mültecileriyle dolmuş olduğuna göre ne yapsındı? Felâket. Ne yesinler? İş desen, nerde? "Evet bre. O zamanlar savaşlar, ordular nerede karşılaşırsa orada olurdu. Gökyüzünden milletin tepesine bomba atmazlardı. Milleti böyle kolay kolay evsiz barksız bırakmazlardı." Bir solukta okuyacağınız (Anı-Mektup-Günlük Türünde olan) bir kitap. İki bölümden oluşmaktadır.
Çılgın Kuşlar Gibi
Çılgın Kuşlar GibiMaria Yordanidu · Belge Yayınları · 19957 okunma