Matias Faldbakken, Norveç’in eleştirel beğeni toplayan görsel sanatçı ve yazarlarından biridir. Faldbakken Bergen'deki Ulusal Güzel Sanatlar Akademisi'nde ve Frankfurt / Main'deki Städelschule'de okudu. Paula Cooper Galerisi (New York), Simon Lee Galerisi (Londra), Galerie Eva Presenhuber (Zürih), Galerie NEU (Berlin) ve Standart (Oslo) gibi dünyanın en önemli çağdaş sanat galerileri tarafından temsil edilmektedir. Kendi adıyla yayımladığı ilk romanı olan Garson (Hills) Brage Ödülü’nün finalistleri arasına girmiş ve yayımlandığı ülkelerde dünya çapında övgülerle karşılanmıştır. Yazar Knut Faldbakken'in oğlu ve film yönetmeni Stefan Faldbakken'in kardeşidir.
Bir insan tüm eylemleri, tüm kontrol duygusu, tüm teşebbüsleri ve çabaları, dürtüsü boşa çıktığında —ya da daha da kötüsü, bok yoluna gittiğinde ne yapabilirdi ki? Sadece orada öyle dururdu.
“Bizden talep edilen şey bizim özellikle vermeye en gönülsüz olduğumuz şeydir, şöyle bir kendi içinize bakıp asla ve katta feda edemeyeceğiniz şeyi bulmanız yeterli, işte o kadar.”
.
.
“Kırsal roman ve psikolojik gerilimi karıştırıp Mary Shelley’nin Frankenstein romanıyla birleştirin. Şaşırtıcı derece muhteşem bir sonuç. Gerçekten her şeyiyle çok
İskandinav edebiyatına pek hâkim değilim. En son Doppler'i okumuştum ve benim için arada kalan bir eser olmuştu. Matias Faldbakken, İskandinav edebiyatını benim gözümde çok uç noktaya taşıdı. (Jostein Gaarder ayrı bir yere sahip, onu dahil etmiyorum. :) ) Bu eserden sonra İskandinav edebiyatını zirvede bırakıyorum.
Konusu; Tormod, çılgın
Matias Faldbakken Norveç Edebiyatında ilk kez tanıştığım bir isim idi. Sanatsal ve ince eleyip sık dokuduğu bu romanında bir restorantın genel ele alınışında aslında ironik vb olaylar da dahil olmak üzere toplumsal konulara da ince tarizler var.
Norveç'in köklü restorantlarından birinde bir garsonun gözünden anlatılan romanda Şef Garson, Edgar ve evlatlık aldığı kızı Anna, Hanım Kız isimli ortalığı çorba eden karakter, Hınzır vs var. Garsonun gözünden restorantın içindeki olaylar anlatılıyor.
Daha fazla detay vermektense Norveç edebiyatında gördüğüm sanatsal dil, yazının nüktedanlığı, Norveç insanının her zaman ki karamsarlığı, eğitim ve sosyal medya konularında olan aksaklıklara dem vurulmuş.
161.inci sayfada kebap dönere olan olumsuz yaklaşım rahatsız etti beni sadece olumsuz eleştiri olarak.
Okunur mu? Okunur. Ama kitap beni pek sarmadı. 10 üzerinden 5 o da anlatıma.