Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmed Şerefeddin Yaltkaya

Mehmed Şerefeddin YaltkayaDini Makalelerim yazarı
Yazar
Çevirmen
7.7/10
6 Kişi
16
Okunma
7
Beğeni
1.302
Görüntülenme

Hakkında

1880'de İstanbul'da doğan Mehmed Şerafeddin Yaltkaya, Türk din âlimi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 2. Diyanet İşleri başkanıdır. 60'tan fazla eseri mevcuttur. İlkokuldayken 9 yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberleyerek hafız oldu. Davutpaşa Rüştiyesini (ortaokulu) bitirdikten sonra Dârülmuallimî' nden (Erkek Öğretmen Okulu) mezun oldu. Darülmuallimini bitirdikten sonra çeşitli ortaöğretim kurumlarında öğretmenlik (1910-1924), İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde kelam profesörlüğü (1924-1933) yaptı. İslam ve felsefesi alanında ordinaryüs profesör oldu. İlahiyat Fakültesi’nin kapatılması üzerine İslam Tetkikleri Enstitüsü müdürlüğüne atandı. Bu görevi sırasında (1937-1941) Edebiyat Fakültesi’nin çeşitli birimlerinde dersler verdi. 19 Kasım 1938 tarihinde İslam Tetkikleri Enstitüsü müdürüyken Atatürk'ün cenaze namazını kıldırdı. 14 Ocak 1942 tarihinde Rıfat Börekçi’nin ölümü üzerine Diyanet İşleri başkanlığına getirildi, 23 Nisan 1947 tarihinde görevdeyken gırtlak kanseri nedeniyle öldü. Kütüphanesi vasiyeti gereğince Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine verilmiştir. Mezarı Cebeci Asri Mezarlığı'ndadır. İslam bilimleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Yaltkaya’nın başlıca yapıtları: - İbn Esirler ve Meşahir-i Ulema (1906), - Tarih-i Kur’an-ı Kerim (1915), - Kelam Tarihi (1924), - Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin (1924), - Dini Makalelerim (1944).
Tam adı:
M. Şerefüddin Yaltkaya, M. Şerafettin Yaltkaya
Unvan:
Türk din âlimi
Doğum:
İstanbul, Osmanlı İmpartorluğu, 17 Kasım 1880
Ölüm:
Ankara, Türkiye, 23 Nisan 1947

Okurlar

7 okur beğendi.
16 okur okudu.
1 okur okuyor.
22 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Zenginliği bulmuş , fakat aklı idraki kaybetmişlerdir.Acaba bulmuş oldukları şeyle , kaybetmiş oldukları şey kıymetçe bir midir?
Sayfa 5
Reklam
Müslümanlık; Hristiyanlığın bu karanlık labirentlerinden insan vicdanını aydınlığa çıkarır, büyük bir inşiraha mazhar eder. Tabiatın sesine uygun olarak Allah'ın bir olduğunu ve O'nun varlığının tabiattan çıkarılan delillerini söyleyerek düşünmeye davet eder. "İnan, düşün." değil; insanın hürriyetini kendisine bırakarak: "Düşün, inan!" der ve hiçbir kulun başka bir kul üzerinde dini bir otoritesi olduğunu kabul etmez.
Büyüyünce hiçbir şehir beni içine almaz oldu.Kıyametim yükselip, artınca;ortada beni alacak bir müşteri göremez oldum.
Sayfa 20
Tunus Hükümdarı Emîr Muhammed'in Urbana (Bir grup bedevî isyancı) Tuzağı
Sarayına döner dönmez Kurtubalı Omrun denilen bir mimarı çağırıp sarayının sahasında eni boyu kırkar arşın üç kapılı taş bir kubbe yaptırmak istediğini söyledi ki bu kapıların biri; üzerinde adları yazılı olan Araplara, biri de hizmetçilere mahsus olacak ve biri de kendisine mahsus olmak üzere gizli bir kapı bulunacak idi. Kubbenin tebeşir ile
Sayfa 103 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Eskiden Türkler İslam'ın Hem Kılıcı Hem Kalkanı İdi
Muhammed'in dinine müjdeler olsun!.. Bugün öyle bir zümre (Türkler) vardır ki onlar o dinin temellerinin sarsılmasının önüne geçmiştirler.
Sayfa 68 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
196 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
89 günde okudu
Baybars adıyla meşhur el-Melikü’z-Zâhir Rüknüddîn Türk tarihinin Sultan Alp Arslan veya Fatih Sultan Mehmed kadar büyük hükümdarlarından biridir. Zira aslen Kıpçak Türklerinden olan Baybars hem Moğollara ve hem de Haçlılara karşı büyük vatan savunmasına girişmiş, Türklüğü ve İslam'ı bunlara karşı koruyan en önemli halkalardan birisini teşkil
Baypars Tarihi
Baypars TarihiMehmed Şerefeddin Yaltkaya · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 19993 okunma