Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat Bardakçı

Murat BardakçıEnver yazarı
Yazar
8.2/10
675 Kişi
2.895
Okunma
552
Beğeni
17,2bin
Görüntülenme

Murat Bardakçı Gönderileri

Murat Bardakçı kitaplarını, Murat Bardakçı sözleri ve alıntılarını, Murat Bardakçı yazarlarını, Murat Bardakçı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Paşa "Haydi, bir şeyler okuyun" buyurdu. Cevdet Hoca, sazlara "Kürdilihicazkar yapalım" dedi, sazların peşrevden kısa bir bölüm çalmalarının ardından genç hanende o günlerin meşhur bir şarkısına başladı: "Karşıyaka'da İzmir'in gülü / Seyran ediyor elinde mülü"... Ama ikinci mısraı okuyamadı, tam "İzmir'in gülü" demişti ki, Mustafa Kemal elini şiddetle masaya vurdu; hanende ve saz heyeti sustular, salonu sessizlik bürüdü. O günlerin genç hafızı hadiseyi bana altmış küsur sene sonra anlatırken "Ne iş ettiğimi o anda fark ettim" diyecekti. Latife Ha­nım'ın İzmirli olduğunu ve Paşa'nın az bir zaman önce hanımını boşadığını hatırlamıştı! Ne yapması gerektiğinin endişesi içerisindeyken, Paşa "Çocuk, sen hiç İzmir'in gülünü kokladın mı" diye sordu. Cevdet Hoca korka korka "Hayır Paşam" cevabını verdi. Mustafa Kemal Paşa sustu, gözleri birkaç saniyeliğine uzaklara daldı, sonra "Bu şarkıyı okuma!" dedi
“Beni senin mavi gözlerinden hiçbir kuvvet ayıramaz… Benim mini mini kalbim bir mabettir. Orada bir ışık yanar. Ona Mustafa Kemal aşkı derler.”
Sayfa 31 - latife hanım’ın boşandıktan sonraki mektuplarındanKitabı okuyor
Reklam
“Mefkûrem, emellerim, saadetim, her şeyim… bir çift mavi göze bağlan­mıştı. Ben bugün saadeti ondan bekliyordum, halbuki o beni fırlattı, attı. Hem nereye? Elem deryasına!”
Sayfa 30 - latife hanımKitabı okuyor
Latife Hanım ile beraber Konya'yı ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa, bir öğle yemeğinden sonra Fahrettin Paşa ile istasyondaki Bağdat Oteli'ne gitmiştir; orada arkadaşları ile sohbet etmekte, hükümetin değişeceği söylentilerini değerlendirmektedir: "...Birden kapı açıldı, içeri Latife Hanım girmez mi? Her­kes şaşırdı, Latife Hanım da Atatürk'e "Kemal, buraya geldiğini haber aldım. Evde çay hazırlatmıştım. Seni almaya gel­dim...» tarzında hitap edince donakaldık. Atatürk benzi atmış bir halde «Peki hanımefendi, buyrun gidelim» dedi ve birlikte dışarı çıktılar, bizlere veda etti ve Latife Hanım'la beraber uzaklaştı. Latife Hanımefendi'nin Atatürk'ün otelde kalarak maiyeti ile içkiye dalması ihtimalini düşünüp buna meydan verme­mek için böyle yaptığına şüphe edilmezse de kültürü çok yüksek ve çok nazik bir hanımefendinin, Atatürk gibi bir insanın böyle bir davranıştan nasıl üzüntü duyacağını düşünememiş olmasına hakikaten hayret olunur.”
Sayfa 15 - fahrettin altayKitabı okuyor
Sevgilim ne olur, her gece yatmaya gitmezden evvel saat dokuz buçukta aya bak, beni düşün, ben bu anda seni düşünerek ayı seyretmekte devam edeceğim...
(6 Ocak 1922)Kitabı okudu
Enver Paşa Turancı mıydı, İslamcı mıydı?
Enver Paça'nin Türkçü ve Turancı çevrelerde sembol haline getirilmesinin asıl sebebi Türkiye'de oynadığı siyasi ve askeri rol değil, hayatının son on ayında Türkistan'da giriştiği maceradır. Ama, Paşa’nın Orta Asya'dan gönderdiği mektuplar okunduğunda, öyle zannedildiği gibi Turancı degil, tamamen İslamcı olduğu ve Türkler ile beraber diğer bütün Müslüman milletleri içine alacak bir İslam İmparatorluğu’nun hayalini kurduğu görülür.
Reklam
Şair Eşref de "Devr-i istibdatta söz söylemek memnû idi / Ağlatırdı ağzın açsan hükümet ânân / Devr-i hürriyetteyiz, sanma değişti kaide / Söyletirler evvelâ sonra s....ler ananı" dörtlüğü ile İttihad ve Terakki'nin muhaliflere muamelesini kastediyordu.
624 syf.
·
Puan vermedi
Enver Paşa'nın Naciye Sultan'a yazdığı sürgün mektupları
İttihat ve Terakki’nin başı Enver Paşa! 42 yaşında hayata veda eden bir adam. Hikâyesinde Yok Yok savaş, aşk, gözyaşı, intikam, hırs, şehvet, özlem, kıskançlık ve çok derin bir yalnızlık.. Sürgün yıllarında Naciye Sultan’a yazdığı 400 kadar mektubu var.Müthiş bir derinlik, müthiş bir entelektüel birikim, bitmez tükenmez bir hasret ve cephelerden kır çiçekleri toplayıp mektupların içine koyacak kadar da büyük bir romantizm. Aralarında dağlar, yollar, düşmanlar ve kurşunlar olsa da devlerin aşkı büyüktü: Enver Paşa ile Naciye Sultan. Enver Paşa ve Naciye Sultan’ın hayatları çoğunlukla vuslatın hasretiyle sürmüştü. İki aşık Enver Bey’in Türkistan dağlarında şehit olmasına kadar defalarca birbirinden ayrı düşmüştü. "Sevgili melek! Bugün çadırımın üzerinde sabah dolaşırken topladığım bir ilkbahar lalesini takdim ediyorum. Artık günde böylece cicime naçiz bir çiçek takdim edeceğim. Umarım ki Berlin demetlerine tercih edersin. Seni öpe öpe rüzgârlı, berrak, yıldızlı bu gecede, mehtapta senin güzel gözlerini araştırarak çekildim. Hava çok soğuk, üstümü yarım örten kürkümün altında titriyorum. Âh! Ne olur senin yanında olsam, sarılsaydım. Yavrularımı öp. Hüda'ya emanet olun ruhum"
Naciyem Ruhum Efendim
Naciyem Ruhum EfendimMurat Bardakçı · İş Bankası Yayınları · 2016116 okunma
Gece pek güzeldi. Berrak bir İstanbul havası, yeni ay parlıyor, yıldızlar parlıyor, her taraf sanki benim ile eğlenerek halime gülüyordu. Bilmem bana karşı her şey böyle merhametsiz mi olacak?
(2 Şubat 1922 Tezekkür-i bala)Kitabı okudu
625 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
56 günde okudu
Birisi "Aşk" mı dedi ♡
Tarihin gördüğü, en tutkulu aşklardan birisi de hiç kuşkusuz Naciye Sultan ve Enver Paşa’nın aşkıdır. Bu eser, kabaca Enver paşanın yurt dışına çıkmak zorunda kaldığı (Çünkü 1.Dünya Savaşı sonunda İngilizler, İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerine karşı bir tutuklama emri çıkartmıştır. Bu yüzden o ve diğer arkadaşları mücadelelerine yurt
Naciyem Ruhum Efendim
Naciyem Ruhum EfendimMurat Bardakçı · İş Bankası Yayınları · 2016116 okunma
Reklam
“Omuz üzerine konulan buse: Uzun ve devamlı olursa, büyük bir şehvete alâmettir. Parmak ucundan öpüş: Mahcuplar busesidir. Elden öpüş: Bir hürmet eseridir. Saçlardan öpüş: Telâşlı muhabbet busesidir. Gerdandan öpüş: Asabî bir kadın için müşevveş (belirsiz, karmakarışık) bir busedir. Enseden öpüş: Bir ibtilâ-i mecnunaneye (delice düşkünlüğe), şiddetli arzu ve hevese dalâlet eder. Gözlerden öpüş: Lâtif ve halisanedir…”
“Çünkü kadının göğsü, saadet uykusunun yastığıdır...”
“Kadınları asla dövmemeli, hatta gül ile dokunmalıdır. En nazik ve rakik bir isim ararsanız, o da kadındır. Kadınsız en muhteşem salon, zindan gibidir...”
“Kadın, üzümü tatlı bir bağdır. Hem besler, hem mest eder. Sermestlik hoş, bedmestlik pek boştur...”
“Hayat hem tatlı, hem acıdır. Hayatta öyle ızdırablı dakikalar mevcuttur ki, insan çok kere artık yaşamamak ister. Lâkin o saniye kafasından bir elektrik kıvılcımı gibi cereyan eden tatlı bir ümit, derhal gözleri önünde tecessüm eden (beliren) tatlı bir hayal onu tevkif, fikir ve ruhunu tebdil eder (değiştirir) ki, bu da ancak muhabbet kuvvetidir…”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.