Mustafa Çelik sözleri ve alıntılarını, Mustafa Çelik kitap alıntılarını, Mustafa Çelik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Allah'a inanan ama Tağut'a itaetten de ayrılmayan, Allah'a inanan ama isyankârların ilke ve hükümlerini kabul ettiğini ifade eden, altısı içerde altısı dışardan bir din... Her çeşit batılı red eden Tevhid dininin yerine geçirilmek isteniyor.
Günümüzde şirkin her çeşidinin yaygın olduğunu görüyoruz. Müslüman mahallede pazarlanan binbir çeşit şirk içinde çok yaygın olmasından ötürü belki en önemli örneklerinden biri: "İtaat ve İsyan" konusu ile ilgili Şirktir!
Müslümanlara sırat-i Mustakimi şaşırtıp, yanlış işaretlerle: "Mecburi istikamet" diye gösterilen Cehennem yolu üzerinde: "Dur!" diye kollarını makas gibi açanlar çıkmadıkça ve yoldaki işaretleri doğrusu ile değiştirme çabasına yeterli sayıda insan görmedikçe, uçurumlara yuvarlanacaklara ağıt yakacaklar bile kalmayacaktır.
Bugün hem zulüm ve hem de ölüm olan küfrün, galib olduğu bir dünyada yaşıyoruz. "BİR KAFİRİN KORKUSUNDAN, BAŞKA BİR KAFİRİN KUCAĞINDA CAN VERME" fetvasının müslümanlar tarafından kabul görmesiyle hayatın iktidarı küfür rejimlerinin eline geçmiş ve "KÜFÜR TEK MİLLETTİR" rahmani ilkesi unutulmuştur. İnsana öyle geliyor ki, İslam aleminin bozulmaya, çözülmeye başlama sebeplerinden birisi de, küfrün tek millet halinde telakki edilmesi yolundaki emrin kafalarda kesinliğini kaybetmiş olmasıdır.
Şurası bir hakikattir ki; tarihin her devresinde Firavunlar, Sultanlar, Krallar parlamentolar, parlamen- terler iktidarları, saltanatları tehlikeye girdiğinde baş vurdukları seçkin ve çirkin çarelerinin başında, Allah'ın davasına karşı Allah'ın adını kullanarak savaşan mollaları bulup ceplerini çil çil altınlarla doldurup faaliyete geçirmeleri gelir. İslam topraklarında ilme ve Alimlere karşı nefret psikolojisinin sebeblerinden birisi de, dünya menfaatı karşılığında Allah'ın davasına karşı Allah'ın adını kullanarak savaşan saray mollaları'nın gerçek İslam alimleri zannedilmesidir. Yani İslam topraklarında Tağuti güçler, "Saray mollaları"nı ortaya çıkarmakla ve faaliyete geçirmekle; hem müslümanları ilim'den ve âlimler'den soğutup köksüz hale getirmişler ve hem de Saray mollaları'nın uyduruk fetvalarıyla kendi iktidar ve saltanatlarını sağlamlaştırmışlardır.
İslam coğrafyasında idareciler Kur'an'la hükmetmeyi terkettiklerinden bu yana her gün, her gece insanoğlu düşüyor turaba. Kur'an'sız devlet, denk olamaz bir sökük çoraba. Bilelim ki Kur’ansız idareciler memleketi etti haraba!...
Tarih boyunca Allah'ın arzında Allah'a karşı ilahlık iddia edenler türemiş ve üremişlerdir. Tabii ki, Allahü Teâla'ya karşı ilahlık iddia edenler, tarihin her devresinde insanlığın baş belaları olmuşlardır. Allahü Teâla, insanların hayatını sömüren ve kemiren sahte ilahlara karşı savaşmak üzere "kurtuluş önderleri" dediğimiz peygamberleri göndermiştir. Nitekim Allah (c.c.) değişmez hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Andolsun ki biz her ümmet'e: "Allah'a ibadet edin, Tağut'a kulluk etmekten kaçının" diye (tebliğat yapması için) bir peygamber göndermişizdir."(nahl 36)
İtaat ve İsyan bir bütündür. Yani Allah'a itaat eden O'na (CC) isyandan da kaçar. Hem itaat hem isyan birlikte barınamaz! Beraber bulunurlarsa, isyan öne çıkmış olur.