Hakkında
1989 yılında İstanbul'da doğdu Onur Gürleyen. Çocukluğunu çizgi film izleyerek ve oyuncakları ile hayali dünyalar kurarak geçirdi. İlk öğretimi boyunca en büyük zevki okul defterlerine çizgi romanlar çizmeye çabalamaktı. Pertevniyal Anadolu Lisesinde okudu. Bu yaşlarda mizah dergileriyle tanışıp karikatür çizmeye merak saldı. Aynı zamanda ikiye bölünmüş dünyanın Yüzüklerin Efendisi'ni okuyacak olanlar safından Yüzüklerin Efendisi'ni okumuş olanlar safına geçti. 2005 yılında başladığı kendi fantastik dünya projesinde sayısız ülke, padişah, kral, dağ, ırmak, deniz, ejderha, cin, büyücü ile halen çalışmaya devam etmektedir. Ne başlangıcı ne de sonu olan, haritalarının sınırları bir türlü bitmeyen bu dünyayı karakterlerle doldurmak başlıca hobisi oldu. Bir yandan ise karikatür çizme çabaları devam etti. Uykusuz ve Penguen mizah dergilerinin çizer ustaları ile görüştü, çizimlerini götürdü. Bu dergilerde uzun süre karikatürleri yayınlandı. Fantastik dünyalar hayal etme işini iyiden iyiye ilerletmiş, sayfalar dolusu hayali harita çizip durmuştu. Liseden sonra bir Piri Reis olmayı düşleyerek Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümüne kayıt yaptırdı. İngilizce derslerinde arka sıralara oturup çizdiği bir harita'ya uygun bir hikaye yazması gerektiğine karar vererek, büyük bölümünü okul sıraların kaleme aldığı Karayılan adlı romanı yazdı. 2012 yılında Bu yayınlarının yaptığı Fantastik Roman yarışmasına Karayılan ile katılıp ikincilik kazandı. Böylece ilk kitabı yayınlanmış oldu. 2016 yılında Gerçeğin Gözleri isimli üç kitaplık serisi ve Sahoru'nun Anahtarı adlı çocuk ve gençlik kitabı Pamey Yayın Grubu tarafından yayınlandı.
Unvan:
Yazar
Doğum:
İstanbul, 1989
Okurlar
34 okur okudu.
2 okur okuyor.
13 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
Uyumak acaba bir kaçış olabilir miydi? Olamayacaktı, hatta rüyalar daha da sıkıştıracaktı..
Zamanında yapılmayan işten hayır gelmez, zaman tüm işlerin aslıdır çünkü..
Sadece yuva bulmak yetmez, komşu da bulmak gerekir huzur için.
İnsanlar bir zamanlar gece olduğunda evlerinin kapısına kilit vurmadan uyuyabiliyordu. Hayvan sürüleri tek bir çobanla yaylalarda günler geçirebiliyordu ve tarlaları ne çitler ayırırdı ne de dikenli teller, ama ne olduysa olmuş..
Hangi mücevher daha değerli olabilirdi ki bir kardeşten? Aynı kanı taşımak, aynı nefesten ruhlanmak, aynı bedenden can almak kaç altın, kaç inci ederdi ki?
İletiler
Sadece yuva bulmak yetmez, komşu da bulmak gerekir huzur için.
Onur Gürleyen
Yorumlar ve İncelemeler
