"Hakkı hukuku hâkimden savcıdan talep etmekten çoktan vazgeçip meseleyi ilâhi varlıklara havale eden sosyal medya ahalisi kendilerine tanıdık gelen birinin yakılarak öldürülmesi haberini birbirlerine taşıyorlardı."
"Mutfakta misafirine ikram edecek bir şey bulamayınca canı sıkıldı Mustafa'nın. Bu kız bira ya da başka bir alkollü içecek tüketmeyi mutlaka isterdi. Ne de olsa koskoca hilafet yıkıldıktan sonra kurulan Batıcı cumhuriyetin Batılı gibi yetişmiş, özenti ve günahkâr bir bireyiydi. Öyle ya, Devlet-i Aliyye zamanında hiçbir kadın kalkıp bir erkeğin evine gitmezdi. O zamanlar bu diyarlar Dar'ül Harp değil Dar'ül İslam olduğundan, seks bile helal ve edep dairesinde yapılırdı. "
"Arabaya geçtiklerinde Mami" Yalnız Başkomiserim halı saha yasak değil mi pandemi zamanı? " diye sordu.
"Lan ne yasağı? Herkese mi yasak?" diye yanıtladı İlker. 1.500 davetlili milletvekili düğünlerini, camii açılışlarını ya da parti kongrelerini örnek olarak vermek istemedi. Zaten herkes biliyordu. "
Aman Allah'ım ben ne okudum öyle!!
Tek kelimeyle harikaydı!!! Uzun zamandır bu kadar güncel, bu kadar akıcı, bu derece gerçekçi ve aklıma, vicdanıma, ruhuma hücum eden duyguları bu kadar samimice ifade eden başka bir kitap okumamıştım.
Hiçbir şey düzgün gitmezken, yarısı suyun altına çoktan batmış Titanikvari ülkemizde böyle genç ve cesur kalemlerin ortaya çıkmaya başlaması hala ümit edilecek şeylerin varolduğunu hissettiriyor bana.
Konusuna gelecek olursak; her şey uzaktan bir dayısı sayesinde güzel bir mevkiye oturan ballı yeğenin vahşice öldürülmesiyle başlıyor.
Pandeminin patlak vermesinin ardından, sokağa çıkma yasaklarının olduğu günlerde işlenen, yine o dönemlerde KHK ile birçok polisin görevden alınması sebebiyle bir türlü istenilen hızda çözülemeyen cinayetler, bu cinayetlerin medya yansımaları, gerçek hayatta yaşanan ve birçok insanın tepkisine sebep olan torpilvari olayların roman kurgusuyla oldukça profesyonel bir şekilde harmanlanması ve tüm bunların üzerine yazarın cesur kalemi ile akıcı anlatımı...
Sonuç olarak da ortaya çıkan "Ben ne okudum be! Helal olsun!" nidaları atacağınız harika bir eser!
Bu kadar yoğun konu sentezi içinde izahı olmayan şeylerin mizahı o kadar tarifsiz bir güzellikte yapılmış ki tadına doyamadığım bir okuma süreci yaşadım.
Mutlaka okuyun!
Şiddetle tavsiye ediyorum!
Aslında kitabın türü roman olarak geçse de bence ; okuduğum bu keyifli, zaman zaman güldüren hattâ kahkaha attıran, zaman zaman hüzünlendiren, görünenin ardında yaşananları gözler önüne seren, yazarın samimiyetle ve korkusuzca yazdığı bir iç döküş, isyan...
Otobiyografi diyenler de olmuş lakin yazar kendi hayatından çok dönemin yaşanılan olaylarını yerden kilometrelerce yükseklikte, bir uçakta yaşananlardan yola çıkarak, sisteme, insana ve insanlığa eleştirisini cesurca kaleme almış.
Uçak ne alâka diyeceksiniz hemen açıklayayım o dönemde yazarımız ülkemizin köklü (!) kurumlarından biri olan, hava yolu şirketinde kabin memuru olarak çalışıyor. O hep güler yüzlü, nazik uçuş ekibinin yaşadıkları zorlukları haksızlıkları okuduğunuz da bir daha onlara aynı önyargılarla yaklaşmayacaksınız.
Ünlüsü, ünsüzü bir acayip insan halleri ile babalarının çiftliği gibi yönetilen canımm ülkemin ağlanacak hallerini, son on yılda her sektörde olduğu gibi havacılık sektöründe de gitmek zorunda kalan güzel insanların hikâyelerini okuyacağınız bir kitap.
"Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür"