Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem Kumrular

Özlem KumrularHer Book'a Maydanoz yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.7/10
104 Kişi
383
Okunma
31
Beğeni
4.557
Görüntülenme

Özlem Kumrular Sözleri ve Alıntıları

Özlem Kumrular sözleri ve alıntılarını, Özlem Kumrular kitap alıntılarını, Özlem Kumrular en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fransa kralına mektup
Ben ki Sultânü's-salâtîn ve burhânü'l-havâkîn tac-bahş-i husrevân-i rûy-i zemîn zillulah fi'l-ardayn, Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rûm'un ve vilâyet-i Zulkadriyye'nin ve Diyarbekr'in ve Kürdistan'ın ve Azerbaycan'ın ve Şâm'in ve Haleb'in ve Mısır'ın ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve külliyen diyår-i Arab'ın ve Yemen'in ve dahi nice memleketlerin ki aba-yı kiram ve ecdâd-ı izâmim enârallâhu berahinehum kuvvet-i kahireleri ile feth eyledikleri ve cenâb-i celâlet-meabim dahi tig-ı ateş-bår ve şemşir-i zafer-nigârım ile feth eyledüğüm nice diyarın sultani ve padişahı Sultân Bayezid Han oğlu Sultan Selim Hån oğlu Sultan Süleyman Hân'ım.
Sayfa 15 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Bir zamanlar Viyana'yı "Santiago ve İspanya" naraları ile savunmuş olan Flandralı askerlere artik "Matamoros" yani "Mağribi öldüren" değil, "Mataturcos" yani "Türk öldüren" deniyordu.
Sayfa 216 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
bireysellik ve roman
Roman toplum içindeki bireyi anlatır. Bu sebeple bireyselliğin olmadığı topraklarda romanın yeşermiş olması beklenemez. Roman toplumun portresini birey üzerinden anlatan bir türdür. Olaya başka bir boyuttan bakacak olursak, masadaki tencereden kaşığıyla yemek alan bir toplumda henüz bireyselleşme görülmez. Ortaçağda hem Avrupa, hem Doğu'da henüz bireysel bir tabak görülmemiştir. Oysa yeniçağın sonları bireyselliğin kendini göstermeye başladığı bir çağdır. Herkesin kendi tabağı, çatalı ve kendine ait bir hayatı olacaktır.
Sayfa 196Kitabı okudu
Genel kanı Türklerin yemeği tam bir bedensel ihtiyaç olarak görmeleri, bunu bir zevk unsuru haline getirmemeleridir. Bu kanı pek tabii halk için geçerlidir. Baron Venceslav "Yemeğe pek düşkün değillerdir" der. "Bana kalırsa yaşamak için yerler, yoksa yemekten bir zevk duyduklarından ötürü değil." Sonra da yine pek çok izleyenin dikkatini çeken bir unsura değinir: "İyi bir huyla- rı vardır; yemekte hiç konuşmazlar ve fazla oyalanmazlar; karnını doyuran, 'Allah'a çok şükür' deyip kalkar ve yerini hemen başkası alır. Yemek yönünden aralarında ayrılık yoktur; kimseyi tanımadığı halde gelen biri, ayakkabılarını çıkarıp sofraya oturabilir ve eline bir kaşık alıp yiyenlere katılabilir. Yemeği bitirince paşa, Allah'a şükrederek, sofrayı kaldırın, derdi." Bobovius da Türklerin çok kanaatkâr olduklarını ve fazla yemek seçmediklerini belirtir.
Sayfa 384Kitabı okudu
Aşkın en yalın haliydi işte bu! Bir Eylül aşkıydı benimkisi.
"Acı çekmek ruhun fiyakasıdır" der şair.
Sayfa 302
Reklam
Kutsal İttifak'ın üç ana gücü İspanya, Venedik ve Papalık topraklarında çılgın kutlamalar hiç gecikmedi. En gösterişli törenler pek tabii Venedik, Roma ve bunu takiben Madrid'de yapılmıştı. Zafer müjdesi gelince Venedik'te çanlar çalmaya başlamıştı. Rialto Köprüsü'nün girişine bir zafer takı yapılmış, pazaryeri ışıklarla süslenmişti. Kapılara yenilen Türkleri ölümsüzleştiren madalyalar asılmıştı. Şüphesiz en çarpıcı detay bugün bile tatile çıkan İtalyanların kapılarına astıkları "tatil nedeniyle kapalıyız" (Chiuso per ferie) notunu andıran bir notun asılı olmasıydı: "Türklerin ölümü nedeniyle kapalıyız!" (Chiuso per la morti dei turchi.)
Sayfa 447Kitabı okudu
Aşk, açlıktan öldüğünüz halde heyecandan önünüzde duran yemeği yiyememektir.
Sayfa 117 - Doğan Kitap
Batı, genel olarak Türk erkeklerinin kadınlarına karşı duydukları bu kıskançlığı delice bulur. Bir misafirin kapıyı çaldıktan sonra evdeki kadınların toparlanması ve saklanması için bir süre kapıda ayakta beklemek zorunda kalması Batı medeniyetinden gelen bir insanın anlayamayacağı bir şeydir.
Sayfa 373Kitabı okudu
Unutmadan geçmememiz gereken nokta, Avrupa kaynaklarında "Türk kıyafeti" olarak geçen tanımın aslında çoğu zaman "Müslüman kıyafeti" ya da en azından Doğu stili kıyafetlere karşılık geldiğidir. Bu dönemde "Türk" ve "Müslüman" kelimelerinin eşanlamlı olarak kullanıldığını hatırlamamızda fayda var.
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
"Olur mu? Aşk ile akıl kan davalıdır."
Sayfa 123
Ne kadar aşıksanız, kendinizi kandırmak konusunda o kadar başarılı olursunuz. Aşkın trajik kanunlarından biridir bu. Böyle durumlarda paslanmış hayal gücümüz, sınırlarını zorlayıp tavana vurur ve o hiçbir işimize yaramayan olasılık hesapları hayatta ilk belki de son kez olmak üzere işimize yarar. Tüm matematik hayatımızda yapmadığımız olasılık hesaplarını yaparız yarım saat içinde.
Sayfa 86 - Doğan Kitap
İnsan gururu, neden boş yere Kibirlenir durursun? Kanatlarını ne kadar büyük açarsan O kadar büyük olur düşüşün.
Sayfa 108Kitabı okudu
Osmanlı başkentinde yapılan Esir Alayı sonunda Divan'da huzura çıkarılan esirlerle birlikte esirlerin ait oldukları memleketlerin elçileri de bulunurlardı. Kendilerine her zaman esaret hayatının getireceği belalardan kurtulmak için son bir şans verilirdi: Müslüman olmayı kabul etmek. Kuran'a el basıp şahadet getirenler serbest bırakılırdı. Serbest bırakılmaları için başka bir seçenek daha vardı. Eğer kendi işleri güçleriyle uğraşırken esir düşmüşlerse, hemen salınıverilir ya da Türk esirleriyle değiştirilirlerdi.
Sayfa 283Kitabı okudu
Cennet ve cehennem neredeydi? Bu dünyadaki cehennemi unutturacak bir cennet var mıydı gerçekten?
Sayfa 86
745 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.