Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Recep Peker

Recep Pekerİnkılâp ve İstiklâl yazarı
Yazar
9.3/10
4 Kişi
28
Okunma
6
Beğeni
1.831
Görüntülenme

Recep Peker Gönderileri

Recep Peker kitaplarını, Recep Peker sözleri ve alıntılarını, Recep Peker yazarlarını, Recep Peker yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendi inandığı ışıklara giden adamların gittiği yoldan en ileri, en aydınlık istikamete gitmeliyiz.
Ulusun üzerine uyma noktası üstünde çok ve derin duygulu olmadan, başka sosyal zeminlerde doğmuş fikirleri hafiflikle benimsemek her zaman her yerde felaketler getirmiştir.
Reklam
İnsanlar, tek tek bakıldığı zaman değerleri sıfırdır: İhtisas, ilim ve enerji bakımından ve her bakımdan saydığımız vasıflar yüksek bile olsa, bu vasıfları eksik fakat birleşmiş insanların teşkil ettiği kütle karşısında büyük ulus dâvâsını yürütmeye imkân bulamazlar.
Bir devlet, rejimi ne olursa olsun, yaşadığı devir hangi tarih safhasına rast gelirse gelsin, iç varlığında birlik olmayınca, bulunduğu siyasal vaziyet kendisine müsait de olsa, yine muvaffak olamaz.
İşte Türk inkılabı, hem inkılâb hem de istîklal yönünden geleceklere aşılanmalıdır ki, Türk ulusu bundan önce düşmüş olduğu şerefsiz vaziyete bir daha düşmesin!
O zamanın vaziyetini vaka vaka gördüğümüz zaman daha iyi anlayacağız ki. o zaman dış savaşta muvaffak olmak, halkı bu amaç üzerinde toplamak için padişah ile beraber görünmek lazım geliyordu. Halbuki saray yaban ordularının, öz yurtta savaşan ulusal kuvvetlere karşı ilerlemesini tasvip ve hattâ bir bakımdan teşvik ediyordu. O sırada nispeten çokluk sayılan bir halk yığını, toprağa ayak basanlara karşı koymak lazım geldiğini anlamış olmakla beraber, asıl hakikati anlayamıyordu. Bunlar, padişah mutlaka o düşmanların aleyhindedir, zannediyorlardı. Halbuki padişah hain ve zehirli bir zihniyetin tesiri altında idi. Hakikati halk yığınına anlatmak güçtü.
Reklam
Zira bir tarafta saray ve ona uyanlar vardı ve bunlarla uğraşmak lazım geliyordu. Diğer taraftan yurdumuz yabancı orduların çizmesi altındaydı, onlarla savaşmak icabediyordu. İşte bu yüzden inkılâbı ve istiklâli ayrı ayrı, birini ötekinden sonra başarmak mümkün değildi.
Türk Ulusu bir yandan sarayla, bütün gerilik unsurlarıyla ve hakikati anlamadan onlara uyan cahillerle boğuşmuş, diğer yandan da yad askerler, yaban ordularla savaşmıştır.
Yenmenin taktik yolu düşmanlardan ilk önce birini vurmak, sonra da diğerini ezmektir. Fakat arkadaşlar, Türk inkılâbının doğuşu sırasındaki dünya vaziyeti göz önüne alınırsa görülür ki, Türk Ulusu muvaffak olmak için inkılâp ve istiklâli birden başarmak, bütün unsurlarla birden uğraşmak mecburiyetinde kalmıştır. Türk Ulusu bir yandan sarayla, bütün gerilik unsurlarıyla ve hakikati anlamadan onlara uyan cahillerle boğuşmuş, diğer yandan da yad askerler, yaban ordularla savaşmıştır.
İnkılâp, belli bir sınır içinde yaşayan bir ulusun iç hayatında yapılan köklü bir değişim olduğuna, istiklâl mefhumu ise dış hayatı korumak ve dış varlığı tam olarak göstermekten ibaret bulunduğuna göre, bunların ikisini birden başarmak için bir taraftan iç ve diğer taraftan dış yaban ve yad kuvvetlere karşı koymak lazımdı.
190 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.