Ama ben, çıplak bedenimi örterken asıl gerçeği göremedim. Gerçekte utanılası olan bedensel çıplaklığım değil ama zihinsel çıplaklığım, yani cehaletim olmalıydı.
Binlerce yıl süren bu süreçte insan, bu aşamaları yaşarken, dünya gezegenini fütursuzca tahrip etmiş ve adeta kendi elleriyle kendi sonunu hazırlamıştı.
Yazarımızın da dediği gibi; "En zavallı en ürkütücü, en acınası mâhluk sorgulama yeteneğini, yani iradesini ve aklını yitirmiş insandır."
Hayatı sorgulamak, bilinmeyeni araştırmak ve olayları içsel süzgecimizden geçirerek anlamlandırmak önemlidir. Tabi ki bu kimi zaman zordur. Çünkü içsel hesaplaşma yaparak insanın kendisiyle yüzleşmeye
Uyanın ey insanlar, uyanın artık şu gaflet uykusundan!
Ayşen Sıla moderatörlüğünde okuduk kitabı ve keyifli bir süreçti benim için.
Kitapta güzel bir konu ele alınmış. Ancak konunun işleniş tarzı bazı durumlara katılıyor olsam da, benim çok da uygun bulduğum bir şekilde değildi. Dünyanın sonunun nasıl olacağı, buna şahit olan son insanın tutumu, kıyamet günü ve sorgu anı, Hakk' ın tecellisi, ilahi hükümler vs. o anı yaşatıyor kitap. Bu kadarına gerek olmadığını düşünüyorum. Tam olarak bilemeyiz biz o anı ve sonrasını.
Konusu güzel ilk başta da belirttiğim gibi. İşleniş tarzı açısından sadece eleştirdim kitabı.
Kitabın baskısı çok güzel ve dikkat çekici.
Saffet Akkaya yazılan yayinevi.bu tarafından yayımlanan, ilk insandan son insana yapılan yolculuk ve düşündürücü konusu ile güzel bir kitap okudum "Son İnsan Mahşer Ulu Divan
Yıl miladi 2632 olmuş. İnsanlar dünyaya büyük zarar vermiş ve kendi sonunu hazırlamışlardır. Milyarlarca populasyonun zulmüne daha fazla