Hicret, bir kaçış ya da bir seyahat değildir.
Başka bir yurt edinme veya bir eşyânın nakledilmesi de değildir.
Hicret sadece bir tercihtir;
Ya dünyevîleşerek, beşerî saltanatta köleliği
Ya da Allah'a kullukta hürriyeti tercih!..
...
yalın ayak Allah'a yürüyenlere, Allah ve Resûlünde tek yürek olup vahdet binasını inşâ edenlere, Allah için sevene ve sevilene, sevgiyi Allah'tan alıp insanlara dağıtan bütün mü'minlere; hâsılı, oluş için varışa koşanlara Allah yardım etsin!
Zira iman, sırf dille söylenen bir söz değildir. İman , kendine özgü birtakım yükümlülükleri olan bir gerçek ; bir emanettir. Sabretmeyi ve direnç göstermeyi gerektiren bir gayrettir.
Avrupalıların varlığa ve insana bakış ahlakının, "tarihi belgeler dikkate alındığında" kapkara bir sicile sahip olduğu görülür. Modern Avrupa kültürü de, bu bozuk sicil üzerine bina edilmiştir.
Modern askeri hareketlerde, daha çok gözdağı vermeyi amaçlayan kısa süreli operasyonlar tercih edilmektedir. İşgal yerine yıldırma, korkutma ve ekonomik yaptırımlar uygulanmaktadır. Fakat imha rezervlerini, ileride kullanılmak üzere daima satılık tutarlar.
Zira bu medeniyet;
Gerek inşa edilen gökdelenlerin yeryüzüne bıraktığı silüetler gerekse bu medeniyetin havarisi kesilen insanların " taşlaşmış kalpleri " dikkate alındığında, fiziksel ve ruhsal taşlaşmanın tam da kendisi gibi duruyor.