1927 yılında Bağdat’ta doğan Sarane Alexandrian 1933’ten sonra Paris’te yaşamıştır. 14 yaşındayken dadaist Raoul Hausmann’la tanıştıktan sonra avantgard edebiyata yönelen Alexandrian, ileriki yıllardaki çalışmalarıyla gerçeküstücülüğün 2 numaralı kuramcısı ilan edilmiştir. André Breton hayatında önemli bir rol oynamış; ancak daha sonra bu gruptan ihraç edilmiştir. O tarihten sonra da sanat ve edebiyat eleştirmenliği üzerine yoğunlaşmıştır. Biyografiler, öykü ve romanlar yayımlamış, eserleri 14 dile çevrilmiştir. En ilginç çalışmalarından biri de, "Erotik Edebiyatın Tarihi" olan Sarane Alexandrian, 11.09.2009'da Fransa'da vefat etmiştir.
"Kadın erotizminin doğasındadır. Kadınlar, cinsel duyumları çok daha canlı ya da derin hissede bilirler, ama onları düşünceye ya da imgeye dönüştürmekte erkekten daha az yeteneklidirler."
Kitap, edebi ya da akademik dille değil, deneme türüyle kaleme alınmış. Bu da elbette kitabın daha kolay anlaşılmasını ve özümsenmesini sağlıyor. Takdir ettiğim bir diğer nokta, kitabın geleneksel ya da ahlakdışı bakış açısıyla değil, tıpkı yemek tariflerinde olduğu gibi sade ve her ne anlatmak istiyorsa onu anlatmayı amaçlayan bir biçimde dile getirilmesiydi.
Günümüzden eskiye gittikçe, erotizmin edebiyatta ne denli canlı ve diri olduğunu, aynı zamanda müstehcinlik ile erotizm arasındaki farkın aslında neye hizmet ettiğini, yazarın örneklemine dahil olan argümanları da daha iyi saptayabiliyoruz. Aynı zamanda mizah anlayışının ve karşı cinsi tasvirin de çok daha hisli ve edebi bir dille olduğunu görebiliyoruz.
Kitabın en en en sevdiğim ayrımı ise, erotizm ile pornografi arasına çektiği net sınırdı. Özellikle İnternetin yaygınlaşmasıyla hızla büyüyen pornografi sektörü, gittikçe ayağa düştü ve erotizm ruhunu kaybetti. Bu sebepledir ki bu iki kavram arasındaki farkın net bir şekilde ifade edilmesi beni ziyadesiyle memnun etti.