"Yani bir insan çok konuşursa şayet, illaki yalandan bir şeyler katar konuştuklarına. Çünkü fazla ileri gitmek, bazen geri dönüşleri sekteye uğratabilir. Çok konuşan insanın boş konuştuğu çokça görülmüştür. Çok konuşan insan düşünmeden konuşur. Gerçi düşünmeye fırsat dahi bulamaz.Ağzındaki her şeyi kusar, dilinin ucundaki her şeyi kaydırır. Böylece kontrolü sağlama noktasında yetersiz kalır ve dengesini kaybeden uçurtma gibi çakılır. Özlülük prensibini kendisine rehber edinenler müstesna. Onlar az konuşur, öz konuşur. Olması gereken de bu değil midir? Yalan, kişinin karakterini törpüleyen keskin bir bıçaktır. Kişiyi toplum nezdinde itibarsızlaştıran yegâne faktörlerdendir.Onursuzluğun ve haysiyetsizliğin temel yapı taşıdır. Her neyse..."