Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuncer Günay

Tuncer GünayKayıp Bozkurtlar yazarı
Yazar
Derleyen
8.2/10
42 Kişi
124
Okunma
10
Beğeni
3.088
Görüntülenme

Hakkında

Tuncer Günay, babasının görevi nedeniyle 1963’te Şanlıurfa’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini yurdun değişik yerlerinde tamamladı. 1986’da Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nü bitirdi. Özel kolej ve dershanelerde öğretmenlik yaptı. Çeşitli gazete ve dergilerde araştırma ve inceleme nitelikli yazılar yazmakta olan Günay’ın başlıca eserleri arasında: "Misyonerler ve Fener Rum Patrikhanesi", "Sahibini Arayan Cinayetler" ve "Necip Hablemitoğlu Suikastı", "Şifre Kırıcı", "Türkiye’de Terör ve Terörizm", "Türkiye’de Terörizm", "Şiddet ve Terörist Davranışları", "Yalnız Kurt Duyguları" (şiir), "Yüreği Çengele Asılan Adam" (roman), "Zemheride Donan Duygular", "Misyoner Örgütleri ve Misyoner Faaliyetleri", "Delinmeye Çalışılan Lozan", "Çemşit Ağa’nın Tabakası", "Siyaset Karakteri Bozar", "Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Terörizm", "Şemdin Sakık’tan Mektuplar" sayılabilir.
Unvan:
Yazar

Okurlar

10 okur beğendi.
124 okur okudu.
4 okur okuyor.
97 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Herkes ana babaların çocuklarını terbiye ettiğine inanırken o tam tersine, çocukların ana babalarını terbiye etmelerini savunurdu.
Sayfa 36 - andaçKitabı okudu
Reklam
Bale
Bale dans , mimik , müzik ve dekor sanatlarının ileri standartta birleştirilerek kullanılan bir tiyatro gösterisi olarak tanımlanabilir . Bale , belli figürlere , adım atışlara dayalı dans ve müzikli gösteri türüdür. Erkek dansçılara balet , kadın dansçılara balerin denir. ( Dikkat bu sadece Türkiye'de geçerli .) Balede tayt ,mayo ve tutu denilen özel etek ve bunun gibi giysiler kullanılır . Bale terminolojisinde ayakların tam parmak ucunda durmasını sağlayan ayakkabıya point ya da puant denir . Bale ilk olarak İtalya'da rönesans döneminde görülmektedir . Mim sanatçılarının ortaçağ ve Rönesans tiyatro gösterilerinde ve geleneksel halk gösterilerindeki dans adımları bugünkü balenin temellerini oluşturur. Bugünkü balenin ilk tohumları 1581'de Catherina de Medici'nin "Beaujoyeux" adlı , Le Ballet Comique de la Reine tarafından sahnelenen gösterisi ile atılmıştır . 18 yüzyılda bale tamamen kendini opera sanatından soyutlayarak özgür bir sanat formuna kavuşmuştur . Bunun da tohumları George Noverre tarafından atılmış ve bugün sahnede gördüğümüz bale sanatı onun koyduğu kurallar üzerine kurulmuştur . En tanınmış eserler : Uyuyan Güzel , Fındıkkıran ve Kuğu Gölü ...
Sayfa 89 - Andaç
Ülkemizde sahnelenen en ünlü opera ve bale oyunları
Amazonlar balesi : Milattan önce 1200 yıllarında Samsun ve civarında yaşamış efsanevi kadın savaşçılar olarak bilinen ve oklarındaki yayı iyi çekebilmeleri için çocuk yaşta göğüslerinin kesilmesi nedeniyle memesiz anlamına gelen Amazon diye adlandırılan kadın savaşçıları anlatan bir bale eseridir . İlk gösterimi 5 Mayıs 2011 tarihinde Samsun
Sayfa 101 - Andaç
Operanın tarihsel serüveni
Opera sanatının anayurdu İtalya'dïr . (Floransa) Yunan oyunlarına benzer eserler yazmak istemelerinden doğduğu anlaşılıyor . Bu dönemde mısraları Renuccini tarafından yazılan ve Peri tarafından 1594'de bestelenen "Dafhne" adlı ilk opera büyük ses getirir . Sanatsever olan Vernio Kontu Giovanni Bardi bu sanatçıları korur . Peri 1600 yılında "Euridice" adlı bir opera daha yazar . 1637'de Venedik'te ilk opera binası açılınca sanatın merkezi Floransa'dan bu şehre geçer . İtalyan operası Avrupa'ya tez zamanda yayıldı . Almanya'da 1627 de ilk defa "Daphne" adlı Floransa stili bir opera bestelendi . Ulusal Alman Operası 1644 yılında Staden tarafından yazılan ve ilk Almanca Opera olan - Seelewing - adlı eser ile başlamış .
Sayfa 84 - Andaç
Sinemanın kısa tarihi
Lumiére Kardeşler ... 1895 ... Cinématographe ( ilk kamera ve film makinesi ) cihazıyla gösteriye başlarlar . Sinemanın ilk doğuşu diyebiliriz . 28 Aralık 1895 yılında , Paris'teki Grand Cafe'de gerçekleşir . 1895 Ekim'inde Jules Carpentier adlı mühendis ile seri üretime geçerler . Aynı dönemde sinemanın kazanç getireceğini fark eden Charles Pathé var . Sinema salonları tasarlamaya başlar . Lumiére Kardeşlerden Cinématographe'yi satın almak ister fakat olumsuz cevap alır . Charles Pathé ise kendi kronofotografisini geliştirir ve 1896'da piyasaya sürer . Aslında Charles Pathé gramofon imalatı yapan ve ihraç eden bir adamdı . Türkiye'deki mümessili ise Sigmund Weinberg'di . Türkiye'de sinemanın öncülüğünü Weinberg yapar ve İstanbul'daki ilk sinema gösterisini Sponeck Birahanesinde gerçekleştirir . Weinberg'den sonra 1898'de Cambon fırtınası başlar . Bu dönemde sinema filmleri kısa , konusuz , eklektik , parça parça ve birbirinden bağımsız , ayrıca ses olmayan filmlerdi . Ve Cambon şu soruyu sordu : Filmlerde ses yoksa alt yazı olamaz mı ? Türk sinemacılığı , bu iki sinemacının rekabeti ile 1900 yılına kadar geldi ....
Sayfa 77 - Andaç
Herşey hayalle başlar, bunun temelinde inanç yatar, inanırsanız başarırsınız...
Necmettin Erbakan Mukaddes Kavgam
Necmettin Erbakan Mukaddes Kavgam
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
286 syf.
·
Puan vermedi
Yakın Tarih Siyaset Okumalarına Devam
Tuncer Günay ,80 öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırdığı faili meçhul cinayetleri bu kitabında derlemiştir. Bunu yaparken de saygıdeğer bir üslup kullanmıştır. Kutuplaştırıcı değil; birleştirici ve çare arayan bir gazeteci yaklaşımı sergilemiştir. Tarihi vesika olması açısından çok kıymetli olsa da, mükerrer miktarının had safhada olması ve kişi/kurumların zaman geçmesinden dolayı önemsizleşmesinden ve sayılarının çok olmasından dolayı okunması biraz yorucu olabiliyor. Lakin ilk basıldığı zaman kitabı elde edebilseydim; bunları hissetmezdim muhtemelen. Dolayısıyla bir eleştiriyi değil; durumu paylaşmış olayım. Yaşanan faili meçhul cinayetlerin hepsine baktığımızda özet olarak şunu görüyoruz. Zulme karşı toplum olarak karşı duramamışız. Yaşanan her cinayet bizi birbirimizden biraz daha ayırmış. Dolayısıyla tabanda yansıması böyle iken tavanda da bu meselelerin üzerine eğilecek, çözüm bulabilecek bir organizma oluşturumamışız. Sabit hükmü tekrarlamak gerekirse "Nasılsanız, öyle yönetilirsiniz". Nasıl'ımızı değiştirmeden, sadece yönetenlerimizden şikayet etmişiz. Beraber yaşamak fikri üzerinde birlik olamadığımız için dönem dönem farklı etken güçlerin etkisiyle bu acıları yaşamışız. Külli bir toplumsal cevap oluşturamadığımız için de bu durum günümüze kadar devam edegelmiştir. Ve devam edecek gibi de görünmektedir. Falanca falanca gruplardan bağımsız olarak, içtimai olarak bulunduğumuz düşüklük ve ahlaksal yozlaşma, bu menfi eylemlerin gerçekleşmesine zemin hazırla(mıştır)maktadır.
Necip Hablemitoğlu Suikastı
Necip Hablemitoğlu SuikastıTuncer Günay · Berikan Yayınevi · 20047 okunma
311 syf.
8/10 puan verdi
Tuncer Günay'ın okuduğum ilk kitabı . Hatta şuana kadar okuduğum sanatsal anlamda ilk kitap . Sanatı böyle içli dışlı , geçmişten günümüze kadar gelişmelerini sayfa sayfa okudum . Her okuduğumda yeni bir şeyler öğrendim . Meğer sanatın bazı türlerine o kadar yabancıymışım ve okurken fark ettim . Kitapta pek çok türün gelişimi anlatılmış . Özellikle sinema ve tiyatro daha ön planda . Bizim için sinema sadece izlenmelikmiş. Arkasında yatan yokluğu , yükselişini , kaybedişini bilmiyormuşuz . Okudukça fark ettim ki ne kadar izlersek izleyelim ister Türk sineması ister Uluslararası sinema olsun, mutlak okumamız gereken bilgiler varmış . Eserde ayrıca müzayedelerde dönen alengirli , kirli oyunlar hakkında da bilgi veriliyor . Yeri geliyor ; Opera , Bale , Hat sanatı , Geleneksel Tiyatro , Osmanlı Tiyatrosu gibi farklı türden sanatlar anlatılmaya çalışılmış . Sanata tutkusu olan , az çok bilgi edinmek isteyen arkadaşlar mutlaka okusun . İzlemek ya da sanatı icra etmek bazen yetmiyor . Bu yüzden okumak da gerekli diye düşünüyorum . # Kitap Şuuru İnsanlık Şuurudur !
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Sanatın Çığlığı
Sanatın ÇığlığıTuncer Günay · Andaç Yayınları · 20144 okunma
176 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Kitap, yazarın cezaevindeki eski terörist ile mektuplaşmalarının soru cevap haline getirilmiş hali. Annesinin sözünü dinlemediği için yetiştiği feodal ortamda kalan ve oradan oraya sürüklenen bir insan. Önce istekli sonra pişman ama örgütten kurtulamayan bir terörist. Yaptıklarından pişman olmadığını hissediyorsunuz. Pişmanlığı sadece başına gelenler açısından. İsyanı da kendisi dağda elinde silah ya da cezaevinde koğuşta ölümü beklerken kendi isminden istifade eden akrabalarına daha çok. Eski teröristin yaptığı tahliller, çıkarımlar biraz komik geldi. Sosyoloji, psikoloji, savaş sanatı, aşk, edebiyat vs. bir çok bilim ve düşünce alanında otorite gibi yapılan çıkarımların tabi ki çok bir değeri yok ama yine de dağdaki eşkiyaların neler çektiğini, hissettiğini anlamak isteyenler okuyabilir.
Şemdin Sakık Anlatıyor
Şemdin Sakık AnlatıyorTuncer Günay · Doğan Kitap · 20078 okunma