Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Ty Franck
Ty Franck Yorumları ve İncelemeleri
Ty Franck yorumları ve incelemelerini, Ty Franck kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Ty Franck puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mükemmele Yakın
Bu seriye bilimkurgunun ve uzayın Game of Thrones'u demezsem içimde kalır. Her bir karakteriyle ama özellikle yan karakterleriyle kalbimi fetheden güzide bir seri oldu. The Expanse adıyla diziye uyarlandığını bir arkadaştan duyunca dizisine başladım, kitaplarını da eş zamanlı olarak okudum ve genel düşüncem dizinin de kitaplar kadar mükemmel olduğu. Başkahraman Holden'a o kadar değil de yan karakterlere bayıldım bittim, kurgu zaten aldı götürdü. Karakterlerin tamamının insanlardan oluşması kurguyu çok gerçekçi yapıyor, yani öyle star trekteki gibi konuşan uzaylı yaratıklar yok, sanırım star treki bu yüzden sevemedim gitti. Ama bu kurguda herkesin insan olması okuma isteğimi arttırdı. Gerçekçiliğine bayıldım, dünyanın yüzyıllar sonra geleceği yeri anlatan sağlam bir kurgu, olabilitesi yüksek.
İki yazarın mahlas bir isimle seriyi birlikte yazdığını söylemeliyim, tek bir yazarı yok, iki yazarlı bir seri yani. Yazarken mormon kozmolojisi ve mitolojisinden ilham almışlar. Yanisi, uzay bilimkurgusu seven herkesin kesinlikle okuması gerekiyor. Beni üzen, çoğunluğun bu kadar iyi bilimkurgu serilerini fark etmeyip okumuyor olması, bu yüzden dokuz kitaplık serinin şimdilik sadece üç kitabı çevrilmiş, eğer üçünü piyasada bulabilirseniz hemen alın.
Dikkat spoiler içerir.
James Holden, bir gemide ikinci kaptandır ve yeni uzay düzeninde bazı araştırmalar yapmaktadır. Uzay, Dünya, Mars ve Kuşak olmak üzere üçe bölünmüştür. Hepsi de birbirine karşı temkinli davranmaktadır. Bir yardım çağrısı alırlar. Ufak bir gemi ile araştırmaya çıkan Holden, ekibi Naomi, Alex, Amos ve diğerleri ile gemiye
Leviathan Uyanıyor, Ty Franck ve Daniel Abraham'ın James S.A. Corey adıyla yayınladıkları ve şimdilik dokuz kitap olarak planladıkları Enginlik Serisi'nin ilk kitabı. Bugün itibariyle yurt dışında altı, Türkiye'de ise üç kitap yayınlanmış durumda. Ayrıca seri türü itibariyle oldukça hatırı sayılır bir puana olan (İMDB 8.2) Expanse isimli bir diziye de sahip (imdb.com/title/tt3230854).
Bu kısa bilgiden sonra kitaba gelecek olursak bilim kurgunun alt türlerinden biri olan "Uzay Operası"nın çok başarılı bir örneği. Leviathan Uyanıyor, Ay, Mars hatta bazı asteroitlerin kolonileştirildiği bir gelecekte geçiyor. Dünya, Mars ve Asteroit Kuşakları arasındaki rekabet, dünyada canlı yaşamı ortaya çıkmadan yaklaşık iki milyar yıl önce o zamanın uzaylı efendileri tarafından dünya hedef alınarak gönderilen biyolojik bir silahın! keşfiyle savaşa dönüşüyor. Ama zaman ilerledikçe ve bazı soru işaretleri ortadan kalktıkça bu biyolojik silahın insanlığı yok mu edeceği? yoksa insanlığa yıldızların kapısını mı açacağı ikilemi karşımıza çıkıyor. Bunu seriyi okudukça göreceğiz.
Kurgu, karakterler, anlatım oldukça başarılı. Ben çok beğendim. Okuyanların pişman olmayacağı kanaatindeyim.
Dikkat spoiler içerir.
Jüpiter'in Ganymede uydusu doğumların en çok görüldüğü ve bitkilerin en iyi yetiştiği uydudur. Burada yaşayan bir çocuk olan Mei Deng bir gün doktor Streisand ve bir kadın tarafından götürülür ve kaybolur. O sırada da protomolekül tarafından yapılan bir yaratık dünya ve Mars askerlerine saldırır ve Robert yani Bobbie hariç herkes ölür. Dünya ve Mars birbirine savaş ilan edecekken Bobbie'nin elbisesindeki kamera sayesinde gerçek anlaşılır. Bu olayı duyan Holden, olaydan protomoleküle sahip tek kişi olan Fred'in sebep olduğunu düşünür ve onun tarafından kovulur. Bu sırada Amos, Alex ve Naomi ile serbest kaldığı için gemide demokrasi ilan eder ve Mei için bir yardım kampanyası başlatır. Toplanan para ile ilk işini alır. Prex kızı Mei için her şeyi yapacaktır ve önce kızın bulunması gerekir. Bobbie de dünyaya geldiğinde BM müsteşarı Avasarala ile tanışır ve onunla çalışmaya başlar. Julie'nin babası Mao ve BM bünyesinde bazı isimler Avasarala ile Bobbie'ye bir tuzak kurmuştur. Holden'in gemisinde buluşurlar ve nihai hedefleri olan Io uydusuna yola çıkarlar. Büyük ihtimalle Mei orada tutulmaktadır ve o uyduda pek çok protomolekül yaratığı bulunmaktadır. Ayrıca dünya ve Mars gemileri de Rocinente'yi takip etmektedir. Acaba Holden ve ekibi ne yapacaktır? Holden Naomi ile arasını düzeltecek midir? Mei'yi bulabilecek midir? O yaratıkları yenebilecek midir? Avasarala sayesinde dünya ve Mars filosunun saldırılarından kurtulabilecek midir? Venüs gezegeni bu yaşananlara ne tepki vermektedir? Bundan sonra neler olacaktır? Keyifle soluksuz okunan bir roman.
Üçüncü kitapta yine macera hız kesmeden devam ediyor. Yazarların kurgu yeteneğine hayran kaldım. Olayları her kahramanın bakış açısından ayrı ayrı aktarmaları da anlatıma zenginlik katıyor. Seriye devam etmeye hazırım. Bu kitapta favorim Boğa' ydı...
İlk izlenimim "Rama ile buluşma" ve Rama serisinin 3. Ve 4.kitabına olan yakınlık. Ve bu çok güzel bir şey. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap. Son derece merak uyandıran, bir sonraki paragrafta ne olacak acaba diye merakta bırakan bir eser. Ve kitabı bitirdiğimde serinin devamının gelebileceğine dair bir izlenime kapıldım. Umarım gelir.
Yazarların tekniğine alıştığınızda elinizden bırakamadığınız bir kitabın sayfalarında soluksuz bir uzay macerasındasınız artık. Kaçırılan kızının peşine düşen bir baba, gezegenine ihanet edip etmediği konusunda kararsız bir çavuş, gezegenler arası siyasi güç savaşının ortasında bir müsteşar ve tabi ki bizim ekip.
Lütfen bu kitabı okuyun
Bu kitabın bu kadar az okuma görmesi beni gerçekten üzen bir durum... bunun sebebinin kitabın kötü olmasından değil reklamının iyi yapılamamasından kaynaklı olduğuna da adım gibi eminim. Gerekirse tanıştığım herkesi bu kitabı okuyun diye tehdit edebilirim. ●Burası Önemli● bu kitabın okunması istememin sebebi kitabın aşırı iyi olmasından veya çok derin anlamlar taşıdığından değil kitabın yazılış tarzı ve karakterlerle istemeseniz bile kurduğunuz o bağın size hissettirdiği duygular... tam bir bilim kurgu operası olan bu kitabın ne anlattığını sorduklarında hiç bir zaman açıklayamadım ve şimdi 3. Kitabını bitirmek üzereyim Holden'a o kadar bağlandım ki kalan seriyi ingilizce okuyacağım (çünkü biricik İthaki yayınları 9 kitaplık serinin sadece 3 kitabını çevirmiş durumda :') üzüyorlar) kitabın ilk 100 sayfası tamamen anlaşmazlık ve kargaşa içeriyor ama merak etmeyin bu da kurgunun ta kendisinden kaynaklı. Kitabın sonuna geldiğinizde soluksuz kalarak hemen bir sonraki kitaba başlamak istiyeceksiniz.
İlk okumaya başladığımda itiraf etmeliyim sıkıldım biraz. Kendimi yoğun bir bilgi bombardımanına uğramış hissettim. Sonra mükemmel bir maceraya daldım gitti ve bu defa da bitmeden bırakamadım. Kitabı okumak kimi zaman geleceğimize bir bakış atmak gibiydi, o kadar gerçekçiydi ki...
Dikkat spoiler içerir.
Holden'in başı her zamanki gibi derttedir. Mars, Rocinente'yi almak için dava açacaktır. Bu yüzden Monica ve ekibine uzayda peydah olan ve kendine sapancı denen bir çok gemiyi yutan Halka'ya doğru gidip bir röportaj yapmayı parası karşılığında kabul eder. Son 1 senedir Miller'ı gören ve onunla konuşan Holden ne yapacağını bilemez. Bu arada Dünya, Mars gemileri ve DGİ'ye ait en büyük gemi olan Behemot da yoldadır. Ashford adında bir kaptanı olan gemide İS Pa adında biridir ve güvenlik sorumlusu da Carlos Boğa'dır. Ayrıca Tilly teyze, Anna adında bir rahip, Hank Cortez adında başka bir din görevlisi ve daha pek çok isim de çeşitli gemilerle Halka'ya doğru yola çıkar. Clarissa, yani Julie'nin kardeşi babasının intikamını almak için kimlik değiştirip bir gemiye girer ve sanki Holden açıklama yapıyormuş gibi sahte bir açıklama yaptırıp bir dünya gemisini havaya uçurur. Bu arada Behemot içinde Boğa Pa ile beraber yönetimi ele alır ve Ashford'u hapseder. Bütün gemiler zorunlu olarak Halka'nın içine girer. Ama saldırgan bir tutum izlerse hepsi yok olacaktır. Bu arada Clarissa da Ashford ile esir düşmüş ama Holden ve ekibi tarafından bağışlanmıştır. Ashford zor da olsa gemi yönetimine tekrar el koyar. Amacı ışın silahı ile Halkayı yok etmektir ama bu çok tehlikelidir. Acaba Monica, Boğa, Anna, Holden ve ekibi bunu engelleyebilecek midir? Clarissa vicdanının sesini dinleyecek midir? Bundan sonra neler olacaktır? Holden gemisini elinde tutabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman.