1961 yılında Van’ın Erciş ilçesine bağlı Dinlence köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Erciş’te, liseyi de Muş İmam-Hatip Lisesinde okudu. 1985 yılında da Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arap-Fars dilleri ve edebiyatları bölümünden mezun oldu.
İnce, Çeşitli kanallarda siyasi tartışma programlarının moderatörlüğünü yapmıştır. ''Vahdettin İnce ile GÜNDEM on4, TRT Kürdi'de Toplum ve Siyaset "Civak û Siyaset" bu programlardan bazılarıdır. Gazeteci Mehmet Ocaktan'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı karar.com'da köşe yazarıdır. ''Kürdinsan Bir Kürt Sosyolojisi Denemesi'' isimli kitabın yazarıdır. Şimdiye kadar bir çok eserin çevirisini yapmıştır.
Kürtler, Ortadoğu'nun kadim halklarından biridir. Bu tartışılmaz. Modern anlamda devletten, modern anlamda kurumlardan yoksun olmalarına rağmen varlıklarını hala sürdürüyor olmaları bunun kanıtıdır.
Herhalde "çağdaş medeniyet düzeyine ayıp oluyor" diye düşünmüş olmalılardır ki artık "Kürt yoktur" demiyorlar. Ama herhalde "Kürt vardır" derken "aslında yoktur" demenin Nobellik edebiyatını yarattıklarını siz de takdir ediyorsunuzdur.
Yapılan eylemler de "Zalimlerden intikam almak üzere bilenmeleri için değil, ufukta beliren özgür geleceğin kıymetini bilmeleri için" Ve bunun ne demek olduğunu bilen bir coğrafya'nın çocuğuyum ben.!
Elhamdülillah
Şu zamana kadar Kürt olduğumu saklayacak ve utanacak bir durumla karşılaşmadım.
Umarım ileriki yıllarda da yaşamam.
Tabii bu geçmişte Kürt sorununun olmadığı anlamına gelmez.
Zira Dedelerimizden
Hatta zaman zaman baba ev annelerimiz den Kürt olduklarından dolayı mağdur olduklarını duyardık.
Bu kitap Kürtlerin dünden bugüne
…Nehrin kenarında hayvanlarını otlatan birkaç çocuk bizi gördü. Koşup yanımıza geldiler. Bizden yaşça büyüktüler. Ellerinde sopaları, bizi dövecek gibi duruyorlardı. Ama galiba acıdılar, yorgun ve de korkmuş halimizi görünce. Meraklı gözlerle bizi süzüyorlardı. Türkçe bir şeyler söylediler. Anlamadık. Biz de (Kürtçe) Erciş’e gideceğimizi söyledik. Onlar anlamadılar. Birinin elinde bizim oralarda “destenan” dediğimiz, ara ara bir parça koparıp yediği bir tandır ekmeği vardı. Gözümü ekmekten alamıyordum. Çocuk fark etti. Yarısını kesip bize verdi. Aç susuz yaklaşık 10 kmyol yürümüştük. Bu, Türk’le, Türkçeyle ilk karşılaşmamdı. Bana yabancıydı. Ama Türkçe konuşan Ercişli çocuk, ekmeğini benimle paylaşan biri olarak kazındı belleğime…
…Halepçe katliamının üzerinden birkaç ay geçmişti. İstanbul Sultanahmet meydanında bir grup Kürt genci oturma eylemi yapıyorlardı. Etraflarını polis sarmıştı. Ben de İslamcı bir Türk arkadaşımla oradan geçiyordum. Merak ettik oturanları bir süre izledik. İçlerinde ikimizin de tanıdığı İslamcı bir Kürt genci vardı. Arkadaşım şaşırmıştı (aslında ben de). Arkadaşım biraz şaka yollu “senin ne işin var orda?” dedi. Çoğunluk solcu olduğu için. Oturma eylemine katılan İslamcı Kürt, “Sen neden burada değilsin?!” dedi. Bu sözü bir Kürt olarak bana değil de Türk olan arkadaşıma demesi manidardı…
Türkler ve Kürtler ilk tanıştıkları günden bu yana ekmeklerini paylaştılar. En acılı günlerinde sımsıcak yüreklerini yanı başlarında buldular. Modern zamanların kader kardeşliğimizi bozan parantezini kapatmanın zamanı gelmedi mi?
Çok kısa bir şekilde yazardan bahsetmek istiyorum. Kendisi 1961'de Van'da dünyaya gelmiş. İmam Hatip lisesinden mezun olup Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Dilleri ve edebiyatları bölümünden mezun olmuş. Bu kitabının dışında: