Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yiğit Sertdemir

Yiğit SertdemirToplu Oyunları 1 - Bekleme Salonu yazarı
Yazar
8.2/10
4 Kişi
18
Okunma
1
Beğeni
846
Görüntülenme

Yiğit Sertdemir Sözleri ve Alıntıları

Yiğit Sertdemir sözleri ve alıntılarını, Yiğit Sertdemir kitap alıntılarını, Yiğit Sertdemir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni doğan günün kızıllığını da satın almak isteyebilirsiniz mesela.
"Eskiden, yeni okudukları kitapları birbirlerine anlatan insanlar, zaman geçtikçe, yeni aldığı bilgisayarlardan söz etmeye başladılar"
Sayfa 109 - Yönetmen' / Medeniyet TiyatrosuKitabı okudu
Reklam
-Buyurun, ne lazımdı?  -Ben, aslında düşünmedim pek, burada karar veririm demiştim ama...  -Yine de aradığınız bir şey olmalı muhakkak. -Peki o zaman. Sizde, eşitlik bulunur mu?  -Kalmadı. -Anladım. Adalet? -Gelecek dediler, bekliyoruz. -E, sizde de hiçbir şey yok canım. Özgürlük? -Olsa dükkân sizin!  ....
Madem bu yolu seçiyorsunuz, samimiyetinizden vazgeçeceksiniz. Artık işiniz yalan söylemek. En önemlisi, yalanlarınıza başkalarını inandırmak. Artık oynayacaksınız. Gerçek bitti. Artık insan değilsiniz. Artık, insanın ne olduğunu gösteren bir makinesiniz. Kendinizi programlayacaksınız, insan önüne çıkacaksınız. Artık siz yoksunuz. Sadece bir görüntüsünüz. Artık, prodüksiyonun malısınız. Artık siz, sizin olmadığınız tek yerdesiniz. İnsanların... beyninde...
Kimsesizler mezarlığındaki sahipsiz mezarlar gibiyiz tıpkı. Aynı yöne uzanmışız, ne var ki baktığımız yer bir olsa da, farklıyız birbirimizden. Toprağın yazgısıyla birleşsek de, tanımıyoruz birbirimizi. Ölümle tanıştığımız, ne ki ölüm olduğumuz o zamansızlıkta, birbirinden habersiz kemik yığınlarıyız adeta. Soğuk ve çürümeye yüz tutmuş. 
Ne kadar gaddarsınız! Tıpkı, suyu bitmiş çiçekleri güneşe çıkaran babalar gibi...
Reklam
"İnsan bazen kendini eksik, kusurlu, dayanıksız sanır. Oysa sadece gençtir."
Sayfa 146 - Ebe' / Öldün, Duydun mu?Kitabı okudu
Tutarsız olmak istiyorum tezgâhtar dost. İki kitap okudum diye, her şeyi bildiğimi sanmak istiyorum. İleride dönebileceğimi hesaba katıp kenara para koyabilmek istiyorum. Özgürlüğü savunuyorum diyerek, kıllarımı özgür bırakabilmek istiyorum. Dava için öğrenmem gereken hiçbir şeyi öğrenmeden, atıp tutabilmek istiyorum. Sisteme karşı durmak değil, sisteme karşı duranlardan olmak istiyorum tezgâhtar dost! Yani...
...ne yazık ki yaşam her zaman eylül serinliği kadar huzur vermiyor size. Kimi zaman oluyor ki, tüm yaşadıklarınızı kopartıp savurmak istiyorsunuz gökyüzüne. Dokunduğunuz insanların üstündeki o gri, nihilist kalkana birden çarpıp düşmüş buluyorsunuz kendinizi. Kafesinden kaçan muhabbet kuşları gibi. Orada oraya dönenerek, kimliğinizi, kaybettiğiniz varlığınızı arıyorsunuz. Üşüyorsunuz ama alıştığınız o ev sıcaklığını bulmanıza imkân yok. Tüyleriniz sizi ısıtmaya yetmiyor ve artık o tatlı ötüşlerinizden eser yok. Ölüme yaklaştığınızı duyuyorsunuz kuvvetle. Ve o ölüm denen ilahi çağrıya yanıt verdiğiniz andaysa, kafesten kaçmanızın, özgürlüğünüzün o muhteşem bedelini görüyorsunuz. Ardınızdan yükselense yalnızca bir leş kokusu oluyor, yalnızca leş kokusu... 
Bu eylemdeki amacımız, ulus için tehlike yaratan, sizin gibi düşmanları, birilerine nispet olması açısından kaçırarak, kimi mercileri de harekete geçirme maksadıyla, bazı kitlesel girişimleri de engellemek kaygısıyla, adalet anlayışını da eleştirmek sebebiyle... Ay toplayamadım cümlemi!
Reklam
Çünkü yapmanızı beklediğim şeyleri yapıyor olmanızdan bile kendinize pay çıkarıyorsunuz! Her şeyi açık açık anlatmam mı gerekiyor illa? Boşlukları dolduramayacak kadar aptal mısınız? Niye sorgulamıyorsunuz hiçbir şeyi?
Siz böylesiniz işte. Sevmeniz gerekeni sevmez, nefret etmeniz gerekene kucak açarsınız.
"Nasıl unutulur ya bunlar? Olaya bak! Kafanda bir fikir kalıyor işte. Bir inanç, ne bileyim bir acı falan. Ama sebebini unutuyorsun sonra. Unutturuyorlar bir şekilde. Neden olduğunu bilmediğin bir acıya isyan ediyorsun. Sonra da vazgeçiyorsun yavaş yavaş sebebini bilmediğim için."