Uyurken sen hasretin avlusunda,
gündüzlerin gölgesinde oturuyordum.
Sonra boşuna çizdim karanlığa resmini.
Boşuna... Ezberleyip hasreti…
Oysa nasıl istersen öyle gebertebilirdin beni.
Nasıl istersen!
Artık sulara k(atalım) aşkların yetim rengini...
bakabilsek utanacak, duyabilsek ağlayacaktık
ne upuzun yaşayacak cesaretimiz
ne an'lara, günlere iz bırakacak sabrımız kaldı
herkes geldi ve gitti
vicdanlarımızda yalan yanlış nice iz kaldı...
Akarsuları imrendiren yüzün de,
sabahçı kahveler de biliyor:
Görüşmeyeli yorgunum
yıkık kentler kanadı sevinçlerimle.
Görüşmeyeli ya sen nasılsın,
adım, adresim durur mu defterinde?