Sen dört vaktin içinde doğuşunu beklediğim
Bilmediğim göremediğim âlemleri,
Tanrının beğendiği aşkları bana açmalısın sır çiçeğim
Sen dört vaktin birinde maviliğini özlediğim
Kutsal çöl sularından daha bir serin ve berrak
Bereket olup akmalısın...
Sen dört vaktin sonunda kahkahalarını beklediğim
Dilsiz çocuklardaki anlatış kadar mânalı derin
Haykırış olup taşmalısın dudaklarımda.
Nisan yağmurları inceliğinde akmalısın akşamlarıma
Yorgun yıldızları yeniden kurup
Zamanı durdurduğum, ak zambaklar ışığında
Arayıp bulduğum çağrılı ses olmasın bahçelerimde..
Sen dört mevsim yıllarını gözlelediğim sır çiçeğim
Bana esmelisin tüm mutluluklardan
Daha bir rayihalı ve parlak
Gururlanan lotüs çiçeklerini çıldırtarak.. Ağaran bir günün penceremden artık Eksildiği duyarsan,
Dört vaktin birinde kapımda iri bir örümcek
Ve bitirilmiş bir ağ görürsen
Bil ki çoktan ölmüşüm.
Tüm güzelliklerinin bittiği yerde
Sırlarınla örtülmüşüm...