Çok hayır işledim diye övünme. İyi bak hangi hayra muvaffak olduysan Tevfik-i İlâhi iledir.
Bahçıvanın padişaha takdim ettiği meyva, yine padişahın bahçesindendir.
Şimdi gözün varken yaş dök, ağzında dilin varken af dile.
Can her vakit bedende bulunmaz, dil daima ağızda dönmez.
Günahlarının özrünü şimdi dilemelisin, dilin söylemekten âciz kaldığı zaman değil.
Bu aziz dakikaların kıymetini bil, kuşsuz kafesin değeri yoktur.
"Ömrünü boş şeylerle geçirme. Fırsat ele az geçer. Vakit ise keskin bir kılıçtır."
Şakaklarımda iki renk yarışıyorlar birbirleriyle,
Biri(siyah olan)beni mutlu ediyor, kalbimin yükünü hafifletiyor, Diğeri (beyaz olan)beni yaralıyor, canımı yakıyor. Önce çocukluğumu sonra gençliğimi harcadım; Keşke hangisi daha kârlı bilebilseydim
Allah Teâlâ öğüdünden yüz çevirenleri iki ceza ile, yani dünyada dar bir geçim ve ahirette kör olarak haşredilmek ile uyardıktan sonra, uyarı âyetlerini "Ahiret azabı kesinlikle daha şiddetlidir, daha kalıcıdır!" ifadesiyle sonlandırmakta; adeta "hiçbir zaman geçmeyecek olan bir körlük hali üzere haşredilmek, geçici olan dünyada dar geçim sıkıntısına maruz kalmaktan daha şiddetlidir." demiş olmaktadır. Ya da Bizim onu körlük içinde nisyana terk etmemiz, onun Bizim âyetlerimizi terk etmesinden daha şiddetli ve kalıcıdır buyurmaktadır.
Yeğdir bana ilim için uykusuz geceler,
Şu dünyânın zineti, yanında kaç pahâ eder,
Neşe ve sevinç bulduğum zor bir mesele,
Dünyâ şarâbından daha tatlı ve daha güzelce
Kâğıdım üzerindeki kalem cızırtısı...