Gece yarısı çoktan geçti
Uyku tutmuyor bir türlü
Açık camdan hâlâ İstanbul'un sesi geliyor
Anlaşılan ikimiz de ayaktayız bu gece...
İstanbul'la ben yani...
Ki "senle ben" demek isterdim...
Yaşamak güzel şey aslında. Bir bulmaca, bir oyun gibi... Görmeye niyet ettiğinde, çözmeye niyet ettiğinde ve taşları yavaş yavaş yerlerine koymaya başladığında bambaşka bir haz veriyor insana.
Merhabalaar <3
Bugün, bende çok güzel etkiler bırakan ve bana çok fazla şey kattığını düşündüğüm
Beklenmeyen(e) Yazılar kitabından söz etmek istiyorum size…
Yazarımızın, pandeminin ilk haftalarında yazmaya başladığı satırlardan oluşan kitabımız; bir kadının gelebileceği en güçlü ve hissedebileceği en özgür noktaya ulaşmak için verdiği ruhsal ve mental
Merhaba! Sonunda benim de bir başucu kitabım oldu!!! :)
Dünyanın üzerine bir anda çöken o "Covid" salgınının beraberinde getiren kasvetli yalnızlık; hepimizi kendimizle baş başa bıraktı. Peki, yalnız kaldığımızda ne yaptık? Kendimizi sorguladık, iç savaşlarımızın devinimleriyle ve hatta gerçek benliğimizle yüzleştik! Genel anlamda psikolojik olarak olumsuz etkilendik ama en azından değişen her şeyle beraber kendimizi de geliştirerek değiştik farkında olmaksızın.
Sevgili Müzisyen Zeynep Hanım, bu kitabında pandemi sürecinin 21.günden itibaren kendisine iyi gelen şeylerin peşinden gidişini, öz hesaplaşmalarını, içinden geçenleri, vermek istediği tavsiyeleri kaleme almış, yetmemiş bir de birkaç şarkı ve şiir önerisi de serpiştirmiş. :) Ah, unutmadan yazıların yanına eklenen #onbirkahvesi fotoğraflarıyla çok güzel bir kitap. Kitabı okurken hep kendimle özdeşleştim, bana dair izler, parçalar buldum. Okumanızı tavsiye ederim.
Pandemi sürecinde hepimiz çok ama çok yorulduk. Genel anlamda bir yalnızlık çöktü dünyanın üzerine. Büyük çoğunluk kendiyle baş başa kalmak zorunda kaldı. Bu durum başlarda tabii ki psikolojimiz üzerinde olumsuz etkiler bıraktı fakat sonra kendimizle baş başa kalmaya da alıştık öyle değil mi?
İşte bu kitap Zeynep Özyılmazel’in pandemi sürecinde kaleme aldığı öz hesaplaşmalarını anlatıyor bizlere. Salgının sanat dünyası üzerine olan etkisini, hayata dair üzüntülerini, bekleyişlerini, tavsiyelerini anlatıyor.
Okurken kendimle özdeşleştirdiğim bir sürü satır oldu kitapta, bu nedenle kitaba kendimi çok ama çok yakın hissettim. Yazarın dinlememiz için kitaba eklediği şarkıların da bu yakın hissetme durumunda payı var tabii ki. Şarkılara ek olarak yazarımız aralara şiirler de serpiştirmişti. Hepsini büyük bir keyifle okuduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.
Ve tabii ki fotoğraflar.. Yazıların yanına eklenen o fotoğraflar anlatılan hislerle müthiş bir uyum içindeydi. Bu arada bilmeyenler için burada da söyleyeyim, fotoğraflar yazarın instagram hesabında #onbirkahvesi etiketiyle paylaştığı fotoğrafların aynısı. Gidip bir bakarsanız ne kadar hoş olduklarını görürsünüz.
Farkındalıklarla dolu olan bu kitapta eminim siz de kendinizden bir parça bulacaksınız. Okumanızı tavsiye ederim.