Âlemin, dünya denen köşesinde (yeryüzünde) insan denen varlığın yaratılması tesadüfen, birden bire karar verilmiş bir yaratılma olayı değildir. İnsanın yaratılması baştan sona iradî, bilinçli, belli bir amacı, gayesi ve hedefi olan bir yaratmadır.
Sonuçları değiştirmemiz gerektiğini düşünürüz ama sorun sonuçlar değildir. Asıl değiştirmemiz gereken, o sonuçlara yol açan sistemlerdir. Sorunları sonuç düzeyinde çözdüğünüz zaman sadece geçici olarak çözersiniz. Temelli bir iyileşme için sorunları sistem düzeyinde çözmelisiniz. Girdileri düzeltirseniz çıktılar kendi kendilerini düzeltir.
Kalıcı alışkanlıklar inşa etmenin bu kadar zor olmasının başlıca nedenlerinden biri budur. İnsanlar çok az küçük değişiklik yapar ve elle tutulur sonuçlar göremeyince durmaya karar verirler.
" John Ruskin'e göre insan güzellikle karşılaştığında ona sahip olmak için büyük bir arzu duyar. Onu başkalarından kaçırmak, kendine saklamak ama bir taraftan da diğerlerine gösterip kendi değerini yükseltmek için. Bunun belki en masum örneği harika bir manzarada fotoğraf çekip o anı ölümsüzleştirmek ve böylece akıp giden zamana rağmen o güzel ana sonsuza dek sahip olma isteğidir. Ancak fotoğrafa gelecekte bakmak ya da sosyal medya sayfamızda yayınlamak için arşivimize koyarken genellikle o andaki deneyimi ıskalarız."
Kuantum zerrelerine dönüşen sözlerinizin ulaştığı birinci istasyon: YAŞAM ALANINIZ
Kuantum zerrelerine dönüşen sözlerinizin ulaştığı ikinci istasyon: YAKINLARINIZIN VE TEMAS İÇİNDE OLDUĞUNUZ DİĞER KİŞİLERİN YAŞAM ALANLARI
Kuantum zerrelerine dönüşen sözlerinizin ulaştığı üçüncü istasyon: YAŞADIĞINIZ EVREN
Kuantum zerrelerine dönüşen sözlerinizin ulaştığı dördüncü istasyon: ALLAH KATI
Ölüm korkusu ve ölümsüzlük arayışı, insanı sağlık şarlatanlarının, ticari sistemlerin, politikacıların, klasik ve modern ruhban sınıflarının kölesi haline getirir. Özgürlüğünü yok eder.
"Olayları daha iyi kontrol etme amacıyla devreye soktuğumuz endişelerimizin asla mutlak bir kontrol getiremeyeceğini fark etme ve dükkâna girmeden içeride ne bulacağımızı bilemeyeceğimizi anlama günleridir belirsizlik zamanları."
Bir seylerin "öyle" olmasının nedeni, "hiçbir şeyin belirsiz olmaması ilkesidir; öyle ki her şey kendinden önceki sebebin bir sonucudur. Biz bu sebebi bilsek de bilmesek de... bu böyledir."