Gece Soylu

Burada Erva'nın hissettiği rezilliğin aynısını hissetmiştim
(... koyduğumda oradaki kısımları atladım demektir) "Demir'i sevdiğini ve nişanlanmak istediğini nasıl anladın?" Tükürüğüm neredeyse boğazıma kaçacaktı. "Evet, Erva. Ben de çok merak ediyorum. Sonuçta güzel kızsın, bir sürü aday vardır..." Homurdandım. Ben kesinlikle öyle düşünmüyordum. Ben hoşlanılacak tiplerden değildim. Ne diyecektim şimdi? Gözlerimi usulca ela gözlü güzel adama çevirdim. Bana bakıyordu! Soruyu duymuş ve cevap bekliyormuş gibi... Bir an kalbim tekledi. Ne diyecektim? Ondan etkilendiğimi kesinlikle belli etmemem gerekiyordu. Ama kızlara da yalan söylemeliydim. Ortada kalmıştım. Utançla gözlerimi ela gözlerden çekip halıya diktim. ... "Şey.. Aslında... Ne bileyim, abla, hissettim işte..." ... İç çekerek konuşmaya devam ettim. "Sadece hissediyorsun." "Nasıl bir hisle eşini seçer insan? Müthiş bir duygu olsa gerek. ... "Güven gibi... Ne bileyim, annenin seni sahiplenmesi gibi... Erkek kardeşine duyduğun sevgi gibi... Her şeye rağmen babaya sığınmak gibi... Ama hepsinden farklı olacak bir yabancıya gözün kapalı kendini emanet etmek gibi..." ... Kafamı hafifçe kaldırdım. Herkes tebessüm ediyordu. Ali resmen iğneler gibi sırıtıyordu. Bu eline düştüğümün göstergesiydi. (Evet, Erva! Fena halde düştün!)
Reklam
Dağ Ayısı demez ise inanamıyor Demir ne yapsın
"B-Ben uyanığım," dedim ama sesim birkaç kelime öğrenmiş papağan gibi çıkmıştı. Gaklamayı andırıyordu. "Emin misin?" Şüpheyle gözlerini kıstı. Ne yapmıştım ki, uyanıklığıma onu ikna edemiyordum? Suratımı buruşturdum. "Eminim, dağ ayısı..." diye homurdandım. "Hah, uyanıkmışsın," dedi. Ona hayretle baktım. Savunmaya geçerek kaşlarını kaldırdı. "ne? Senin ciddi bir psikoloğa ihtiyacın var. Hayatımda böyle uyuyan görmedim. Bu kadar çok uyuman normal... Neredeyse bir kiloluk kalori yakıyorsundur sen uykunda."
Sayfa 208Kitabı okudu
Bence de çelişkiler var :)
"Ne yani, o kadar sıkıntıyı yakmak için mi çektin? Ben çocuk değilim, Demir," dedim gözlerimi devirerek. "Son söylediğin konusunda çelişkilerim var," dedi Bay Ukala.
Sayfa 199Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"O tabak bitecek," dedi. Hayretle gözlerimi büyüttüm. "Oradan bakınca öküz gibi mi gözüküyorum?" "Hayır, tam bir panda yavrusu gibi görünüyorsun. Panda yavrularının iştahı da hatırı sayılır düzeydedir, lakabının hakkını vermelisin." "Sen beni kendinle karıştırıyorsun, dağ ayısı!" diye homurdandım. burnumu kırıştırarak. Nerem pandaya benziyordu? Birden burnumda beliren ellerle yerimden sıçradım. Burnumu parmaklarının arasına almış, kafamı iki yana sallıyordu. "Bu burun bir daha kırışırsa, elimden kurtulamaz," diye fısıldadı. Öfkeyle ellerinden kurtuldum. Kızaran burnumu avucumun içinde ovaladım. "Cidden ayı gücü var sende!"
Sayfa 198Kitabı okudu
Burada bir cümleyi atladım
"Ağlak ve sümüklü Güvercin." Homurdandım. "Duymadın mı? Pandaların burnu akmazmış ama ayılarınkine kefil olamam," dedim.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Kendinle karıştırdın galiba Bay Dağ Ayısı :)
"Hangisi benimki?" "İkisi de." Ona ters ters baktım. "Oradan bakınca iki tane midem var gibi mi duruyor?" "Yok, sonuçta ayılar kış uykusundan uyanınca çok acıkıyor," diye dişlerini göstererek sırıttı.
Sayfa 143Kitabı okudu
Bende kendime acıyorum...
Valenin bana acıyan bakışlar attığına yemin edebilirdim. İç çektim. "Evet, vale bey... Ben de kendime acıyorum."
Argoları müq
İçimden en kibar argolarımı sıralarken-Dağ ayısı, manda yavrusu, insanlıktan nasibini alamamış mağara adamı...- doğruldum
Bu sahnede rezil oldu Erva be... Ben utandım. :)
"Kalbin neden böyle atıyor, Güvercin?" "Yoksa? Bu da mı bana ait, meleğim?" Yüzümün rengi değişti. Anlamıştı işte. Yoksa dalga geçmek için mi söylemişti? Ona yansıtmamam gerekiyordu. İçimden yüz kere kendimi toplamam için tekrarladım. Sesimi bulup hırladım: "Asla!" "Hım... Dur bakalım. Buna nasıl tepki veriyor o minik kalbin?" Eli kalbimde beni tezgaha yaslayarak dudaklarıma yapıştı. Önce sabit durdu. Kalp atışım kulaklarımda yayılıyordu. Sırf dalkga geçmek içinöptüğünü anlamıştım. Sırf kalbimi denemek için... Gözleri açıktı. Kalbimin verdiği tepkilere şaşırdı. Sonra bu durumdan çok memnunmuş gibi dudağı dudağımda derin bir nefes aldı. Kalbimin üzerindeki eli boynuma gidip dudaklarımızı iyice birbirine yapıştırdı.
Sayfa 383Kitabı okudu
Bu sayfada ağladım...
O gitti... Allah'a emanet ol,dedi ve gitti. Demir'i Allah'a emanet etti. Annesi gibi... Annesi "Seni Yaradan'a emanet ediyorum, O emanetlerin asıl sahibi," derdi. Emanet,gün gelir sahibine Allah'ın emriyle geri dönerdi. Ama Allah'a emanet eden annesi, dönmemek üzere gitmişti. Erva koşarak uzaklaştığında, onun arkasından, tıpkı annesinin gidişine baktığı gibi baktı. Dönse görecekti. Bu koskoca Demir'in Yusuf gibi ağladığını görecekti...
Sayfa 402Kitabı okudu
Reklam
Hemde hiç... :)
"Sözümü hiç dinlemiyorsun karıcım..."
Sayfa 427Kitabı okudu
Kesinlikle hiç kötü bir şey yapmaz Ece
"Erva Vallahi beni öldürecek ağabeyim. Senin için düştüğüm hallere bak..." "Gene ne yaptın?" "Söyleyeceğim ama kızma." Dudaklarını kemiriyordu. "Ece!" "Tamam, tamam... Şey... Ben şey dedim..." "Ece sabrımla oynama..." "Ya kötü bir şey değil. Sadece dedim ki Erva'yı istemeye geliyorlar..." "Ne!" "Ya kızma cicim hemen. Vallahi sırf inadı kırılsın diye dedim..." Çizim masamdan doğrulup hemen telefonumu elime aldım. Cevap vermemek için sessize aldığım telefonda tam tamına 20 cevapsız arama, 30 mesaj vardı!
Sayfa 560Kitabı okudu