“Şiddet, ister yerel ister sınır ötesi olsun, meşruiyetini ister kuşakların başkaldırısında ister uç bölgelerinin siyasal, hatta toplumsal sistemden kopuşunda bulsun, ister bir mülteci kampından ister örgütlü bir “ağ”dan kaynaklansın, kimsenin hakim olamadığı karmaşık süreçler içinde yerini bulmakta ve bir kez sahneye taşındıktan sonra kimsenin önceden hesap edemeyeceği geri dönülmez sonuçlar yaratmaktadır.”