Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Turhan Yıldırım isimli okurun asıl gönderisini gör
Erhan okurunun profil resmi
"Lipogram'ların zayıf yönü yazı boyunca karşımıza aynı sözcük gruplarının çıkması galiba. Başka? Siz uyandırmazsanız okuyanlar çoğunlukla anlamazlar durumu." Karşısındaki atıl güruhun bir parça kımıldandığını ayrımsayınca Hasan da canlandı, bir iştahla sürdürdü konuşmasını "Ama sınamanın bir zararı yok. Sonuçta bozmadan yazın olmaz." Acaba anlamışlar mıydı konuşmasındaki tuhaflığı? "Nasıl yapacağız o zaman. Yazınızı o kritik harfi mümkün olduğunca az kullanarak tamamlamaya çalışacaksınız. Sonra yazınızı okuyup o harfi kullandığınız parçaları muadil başka sözcük/kavramlarla yamayacaksınız. Bu da yukarıdaki sorunu bir daha karşımıza çıkarıyor. Garip ya da az kullanılan ya da nasıl diyorlar o inkılaplarla sabah uyandığımızda okuyamadığımız atalarımızın kabir yazılarındaki tamlamalar çıkıyor karşımıza bolca" "Hımm, ya o adam, hani kayboluşun yazarı, o da mı gol olmuyor?" Komik çocuktu bu Korkut, ama ilgi doruktaydı tam arzuladığı gibi. "Yazındaki hoş çabalamalar bunlar, çizginin dışına çıkmak, bir takım kuralları bozmak. Sanatın da aslında tam olarak bu olması lazım. Sonsuz bir çabalayış olağanüstü olana ulaşmak için." Bir alkış koptu, bir kıpırtı , başı bir arkadaşı ile paylaştığı odadaki masaya düştü. Göz kapakları aralandı, acı hakikatin farkına vardı. Ampirik olması için uğraşılan bir öykünün aynı zamanda okuyucuyu kurgusuyla vurması oldukça zordu. Başını masaya yatırdı, başka bir basmakalıp öykü için rüyaya daldı.
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Abi öncelikle "E"siz lipogram öykün için emeğine sağlık. Ayrıca bayramını da bu vesileyle kutlarım. Site içinden lipogram kullanarak yazabilecekler diye bir liste yapsam seni baş tarafa yazarım, orası garanti. İletinin altına ilk öyküyle şeref verdin. Bu tarz çalışmalarda, okurun ya da yazarların aklında hep bir "Gereği var mı?" sorusu belirir. Ama yazıda da belirttiğim gibi sanatsal yazım bulunduğundan beri neredeyse var olan teknikler bunlar. Yani kısacası beyni yanık yazar takımı hep vardı. Eksilterek çoğaltmak; aklın sınırlarını zorlamak, sınırın diğer tarafına geçmek, yaratıcılığı bir üst noktaya taşımak adına yapılıyor. Daha ilk yazmaya başladığımda akrostiş şiir yazan birisi olarak en zevk aldığım yazım şekilleri bunlar oluyor ilginç şekilde. Ondandır ki abi saçmalamaya itinayla devam.
Erhan okurunun profil resmi
Çok sağol Turhan, senin de bayramın kutlu olsun. Metinde de yazdım zaten, yazamadım daha doğrusu"e"olmadığı için:) Deneysel olmazsa edebiyat olmaz. Bunu da en fazla deneyenlerden birisin. Sınır yok deneysel edebiyatta, her yeni şey yeni ufuklar açıyor. Yaratıcılıkla birleştirmek çok daha iyi oluyor ama insan bir tarafa odaklanınca diğerinden vazgeçmek zorunda kalıyor bazen. PM'den bahsetmiyorum ama. Deneysel olanda yaratıcılığını böyle gösteriyor bir şekilde insanlar. Sanatın her dalında böyle, farklı bir şey yapmak hep daha çok öne çıkıyor. Bir yazar vardı, sen hatırlarsın belki, kitabını da indirmiştim. 50 küsür bölümlük kitaba önce AB harfleriyle başlıyordu, sonra her bölümde başka bir harf ekliyordu, ortasında da eksiltmeye başlıyordu sona kadar. Bilgisayar yanımda olmadığı için bakamıyorum. Çok ilginç bir çalışma evet, sanatsal açıdan, görsel açıdan, bir çok açıdan. Ama kurgu aptalcaydı mecburiyetten. Çünkü kendini bir sınırın içine hapsedince onun istediği şekilde oynamak zorunda kalıyor insan. Bu da biçim mi kurgu mu kısmına getiriyor konuyu tekrar:) edebiyatı resim gibi tümünü aynı anda görebileceğimiz bir şeye dönüştürmekte bir sorun yok bence. Ama bulmacayı da çok sevsem de kurgu daha ön planda bana göre. Ha bunlar genel düşüncelerim. Ama özel olarak senin yaptığın şeyleri her zaman takdir ediyorum. Oldukça kısır olan bu edebi çevremizde farklı olan şeyler kesinlikle önemlidir. Değer katar bence. Sen bunları hem insanlara anlatıp hem de yazılarında uyguluyorsun büyük bir iş bence. İlgiyle takipteyiz :)
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Abi kurgu ve metindeki duygunun önemi tartışılmaz.
Kara Gergedan
Kara Gergedan
'da yer alan öykülerimin içinde benim için en önemlisi "Adsız Ölü(m)"dü. İkinci öykü dosyamda şunu fark ettim. Üç ayrı kanaldan beslenip yazıyorum. Bu sefer üç kanalı da dengeli bir şekilde paylaştırmaya çalıştım. Bunlar: Tarihsel gerçekliğe dayanan, zulmün öyküleri, duygu yoğunluğu yüksek öyküler ve dosyaya da adını veren kentin karmaşasının ön plana çıktığı daha biçimsel, deneysel, delice öyküler. Büyük bir manav tezgahı gibi görüyorum. En azından benim için hepsine yer var. Biri diğerinin biraz önüne geçiyor belki ama her birinin tadı ayrıca güzel. "Büyük iş" kısmındaki övgün için de ayrıca teşekkür ederim. Dikkate değer mi bilemiyorum ama farklı, ilginç metinler olduklarının farkındayım.
Erhan okurunun profil resmi
Adsız Ölü(m) güzeldi evet, şu grupta okuduğumuz öyküydü değil mi? O kalmış zaten aklımda benim de. Diğerlerinde de öne çıkan farklı yerler vardı. Ufak tefek bir iki şey dışında güzeldi hemen hepsi. Zaten beğenildi de genel olarak. İkinci kitabını okumayı da bekliyorum zaten. Umarım daha çok olur okuru. İlk kitapta da benzer temalar vardı galiba, yani söylediğin üç kanal da mevcuttu diye hatırlıyorum. Çeşitlilik zenginleştiriyor yazımını, aynı fikirdeyim. Diğer büyük iş konusunda da samimiyim. Başından beri çizgisini koruyan, gerek içerik gerek yaklaşım tarzı olarak en kaliteli booktube'lardan birini yapıyorsun bence.
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Dün dosyamı bitirmekle uğraştığım için yazamadım. Abi sanki gruba da göndermiştim bu öyküyü. İlk kitapta tarihsel öykü kısmı sadece Adsız Ölü(m) vardı. Bu sefer sayısını artırdım. Kent ve duygu yoğunluğu yüksek öykülerin de adetini daha dengeli bir hale getirdim. Bu sefer çok daha kurgulayarak oluşturdum dosyayı. Kendi içinde 5+5+5 ve artı 1 kapsayıcı, dosya içindeki metinlere metinlerarasılık yapılan lipogramlı bir öyküm var. Bu üç kanal, üçerli halde döngüsel şekilde sıralanıyor.
Kara Gergedan
Kara Gergedan
'da sadece bir tane küçürek öyküm vardı. Bu sefer küçüreklere ayrı özel bir bölüm yaptım. 11 tane de küçüreğim var dosyada. Tabii ki ben böyle kurguladım ama umarım yayımlanma aşamasında editör müdahalesine kurban gitmez. Youtube'u bırakmak için milyon tane nedenim var aslında. Ama tam bu kadarı da yeter artık dediğimde bir şey oluyor. Dün epigraf kullanmak için izin istediğim -daha önce hiç tanımadığım- bir yazarın "Videolarınızı ilgiyle izliyorum," demesi devam etmek için güç veriyor. Dün merak edip baktım da 290 videoyu geçmiş kanal. Tekrar teşekkür ederim abi sözlerin için.
Erhan okurunun profil resmi
Sağol Turhan dediğim gibi dört gözle bekliyoruz. Youtube için de emin ol bir çok kişiyi yakalıyorsun, çok zorlamıyorsa devam etmen iyi olur bence.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.