Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

şaziye.. isimli okurun asıl gönderisini gör
Eylül Türk okurunun profil resmi
Öncelikle zihninizde derinleşen müziğin, eserle uyumu yine çok keyifliydi, inceleme için teşekkür ederim☘️ Dün gece bitirdim eseri, Malone, ikimizi de can damarımızdan vurdu sanırım Şaziye Hanım. Molloy'da beni ilk kısım çok etkilemişti, Malone'un da ikinci yarısı çok düşündürücüydü. İnsanlar elleri kalem tutuyorsa düşüncelerini en doğru ve etkili biçimde dile getirebilmek için uğraş verirler. Beckett adeta bu yolu tersinden yürüyor... Yani anlam yüklenen her şeyden, yalınlığa ve ilk ürpertiye... Kendi anlatılarını yarıda bırakıp, kendi sözünü kesmesi, yine Molloy'da gördüğümüz, bedensel ve zihinsel dağılışın eş zamanlılığına işaret ediyor gibiydi. Odanın duvarlarının hiç görülmemiş çiçeklerden ve tavandaki ikonolardan sonra tamamen gri renge bürünmesi yaşamın ve ölümün o odaya akseden nefesiydi adeta... Postmodern karakterlerde eşyaların önemi bazen diğer her şeyin ötesine geçer, adeta özdeşleşilmiş, bir bağımlılık halini almıştır, özellikle Malone'un her seferinde kalemlerin markalarına vurgu yapması ve sadece onunla dünü, bugünü görünür kılabilmesi, hayata onunla tutunma çabası çok çarpıcıydı. Islahevindeki felçli mahkûmun anlattığı Saposcat'in geçmişinden yahut anımsadığı olaylardan bağımsız, hayali bir karakter olduğunu düşündürdü bana nedense... Üçleme'ye devam edecek misiniz bilmiyorum ama bir gün mutlaka 'Adlandırılamayan'da görüşmek üzere👏🌹
şaziye.. okurunun profil resmi
Yorumunuz için ben teşekkür ederim. Ayrıca yazdıklarımı paylaştığınız için de teşekkürler. Çarpıcı noktalara değindiniz yine, var olun. Malone Ölüyor'u okurken zihnimde hep bir orkestra eşlik etti bana gerçekten, bunu hissetmiş olmanız çok hoş. Beckett ile devam edeceğim, az önce Adlandırılamayan'a başladım Kitabın başında J. M. Coetzee'nin Beckett'a dair bir yazısı var, onu okudum ve şahane idi. Beckett, daha da derinlerine yürümem gereken, beni cezbeden, hem ürkütüp hem büyüleyen bir orman gibi duruyor önümde. İç sesim "devam et" diyor. Bu yüzden devam...
Eylül Türk okurunun profil resmi
Sevindim kararınıza, kavrayamadığım bir çok noktada yardımıma yetişiyor tespitleriniz :) İlginç olan, hemen her eserinde bedensel ve ruhsal kusurların ön planda yer alması ama 'acı' dan, trajediden çok derin kavrayışın yaşanması.. Sizin de değindiğiniz, egonun silinişi... Tam olarak bu... Gönlünüze, emeğinize sağlık🌹🌿
şaziye.. okurunun profil resmi
Sizin değindiğiniz noktalar da benim için aynı şekilde, sağolun. Beckett'te hem bir metafor hem bir gerçeklik olarak vazgeçilmez birer öge gibi bedensel ve zihinsel kusurlar. İnsan bedenini de ruhunu da birer tüketim malzemesine indirgeyen çılgınlığa karşı, ne kadar yaralanabilir varlıklar olduğumuzu, bunu önemsemeyi abartmanın gereksizliğini vurguluyor adeta. Nesneler için de aynısı geçerli. Egoya, belleğe, yaşama ve nesnelere hak ettiğinden fazla anlam yüklemeden, acıyı yadsımadan ama onu bir sızlanmaya da dönüştürmeden, mizah duygusunu yitirmeden, var olma çabasından, conatus'tan vazgeçmeden, sizin de söylediğiniz gibi derin kavrayış ile yaşamı olabildiğince sürdürmek. Beckett'in yazdıklarında bulduğumu kısaca böyle ifade edebilirim.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Büyük felsefi yaklaşımların, hayatın içinde canlanan ruhunu, kesitler halinde görebilmek, bunun gibi metinlerin zihinsel etkisini vazgeçilmez kılıyor gerçekten... :) Tekrar teşekkür ederim 🌿
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.