duvara karşı yürürse duvarların üstüne gelmeye cesaret edemeyeceğini düşünüyordu. evde 3 oda vardı ve en geniş odada kaldığına çok mutluydu. yapması gereken işler biriktikçe atacağı voltalar da yer ve yön değiştiriyordu, odasının ise bunu kaldırabilmesi müthişti. evden çıksa nehir 10 dk uzaklıktaydı. ama nehire gitmektense aklının derelerini ıslah etmeye çalışmak daha yakın geliyordu. pek işe yaramadığını çok iyi bilse de.
evi varlığına şükredilecek kadardı. henüz bi yuva olmamıştı. içinde var olabiliyordu, günler geçiyor, gün doğuyor gün batıyordu ama sanki tam anlamıyla yaşayamıyordu. kendine en yakın hissettiği şeyin duvarlar olması, kendini duvara benzetmesi, sebepsiz yere masasına yerleşmesi normal miydi?