Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mavi ve siyah

Uyandığında nerede olduğunu bilmediğin olur. Ölüm budur işte.
Sayfa 146
Reklam
Aşk hep aynıdır. Kanunî’yle Hürrem arasında geçse de , benim çaresiz aşkım olsa da.
Sayfa 193
Derken hep bir ağızdan korkunç şeyler söylüyorlar: Bir faninin her zaman en sevdiği kendisiymiş... Valide evlâdından Ziyade kendine rahim ve müşfikmiş...aşık maşukundan ziyade kendi nefsine aşıkmış
Sayfa 145

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Önceleri, gençlik zamanlarında insan geleceği hayal eder, ütopyalar kurar. Umutlu olur. Gelecek uzundur ve orada her şey mümkündür. Ömrün sonlarına doğru ise mümkünler denenip tüketilir. Ütopyaya yer kalmaz. insan artık elindekiyle, yani koskoca bir geçmişle oyalanır. Ora­da ütopyanın yerini nostalji alır. Ben bunlardan yoksunum. Ne ütopyam ne nostaljim var. Bu durumda ölü mü sayılının, yoksa ben kendi başına bir canlı türü müyüm?
Sayfa 114
İntiharım anlamsız görünüyor. Neden ölmek iste­dim? Belki gizli mutsuzlardandım. Yanlış hayaller taşıdığım için mutsuzum.
Sayfa 113
Reklam
Savaş yalanlarla başlar, yalanlarla sürer, gerçeklerle biter. Ve daima birileri geride kalır. Komşular. Sev­gililer. Kardeşler. Çocuk bunu bilmeden uyuyor. Uyuyarak hem açlığı hem de annesinin acısını unutuyor. Ölerek unu­tan İsa gibi.
Sayfa 76
Boğaz Köprü­sü'nden her yıl onlarca kişi atlar. Kulenin tepesinden betona çakılmaya benzer. Bugüne dek ancak bir-iki kişi sağ kurtul­duysa onlar da sakat kaldı. Oysa sen bir kaburga kırığıyla ve bellek kaybıyla atlattın. Senin zihninde hiçbirimizin sezme­diği bir düğüm varmış. Ölmek yerine unutarak kurtuldun o düğümden.
Sayfa 64
O kadar yalnızım ki biri adımı seslense dönüp bakma­yacağım, o adın bana ait olduğuna inanmayacağım.
Sayfa 47
Uğruna ölüne­cek ne var? Öyle bir değer var mıydı benim hayatımda? Gü­zel bir gece geçirmiş, eve dönerken takside uyuklamıştım. Uyanıp kendimi köprüde bulunca, ölmeyi denemiştim. Ha­yat bu kadarsa, belki de onun uğruna ölmeye gerek yok.
Sayfa 41
Suya atlamak anne rahmine dönme arzu­sunu, yüksekten atlamak ise yaratma isteğini gösteriyorsa göstersin.
Sayfa 40
Reklam
Eski ile yeni arasındaki zaman geçidinde kayboldum. inanacak bir söz arıyorum. Ölüleri diri sanıyorum, belki pek çok diriyi de ölü biliyorum. Zihnim, ölülerle dirilerin koyun koyuna yattığı bir mezarlık. Çürümüş et kokulan, baştan çı­karıcı parfümlere karışıyor.
Sayfa 37
Boğaz Köprüsü'nden atlayıp sağ kalma­nın şansına mı, yoksa belleğimi yitirmenin şanssızlığına mı? Hastanedeki son gecemde, yan yataktaki hasta aksini söyle­mişti: Belki hayatta kaldığın için şansız ama belleğini yitir­diğin için şanslısın.
Sayfa 27
Başlangıçta sözün var olduğunu duymuşlardı, şimdi sa­hafın sesinden, en sonda da yalnızca sözün kalacağını duyu­yorlar. Hayat, sözü idrak etmektir. Ve nihayet yavaş kıpırda­yan dudaklarıyla sahaf, ölümün de sözden ibaret olduğunu söyleyince, gençler başlarını kaldırıp ona bakıyorlar.
Sayfa 25
Her sahaf, ömrü boyunca yalnızca bir kitabı bek­ler ve gün gün, yıl yıl topladığı bütün kitaplar ancak o kita­bın gelmesiyle anlam kazanırsa, bu sahaf imparatorluğun yı­kılmasından bu yana herkesin hayal ederek ömür tükettiği o kitaba kavuşmuşa benziyor.
Sayfa 24
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.