doğa

Sabitlenmiş gönderi
Yalnızca karanlıkta ağaçları belirli kılan bu hafif aydınlığı görürken yuvarlak yeryüzünde, bu büyük kentin son evine gelir gibiyim. Yuvarlak tepenin gerisi bir dünya işte. İster bizim kentimiz, ister dünyanın herhangi bir kenti olsun! Burası da içeriyor herşeyi. Doğanları. Ölenleri. Öldürenleri. Yaşam kavgası verenleri.
Reklam
doğa

doğa

, 2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
0/8 kitap - %0 tamamlandı
Henüz kitap okumadı
8 kitap
0 sayfa
0 inceleme
3 alıntı
27 günde 1 kitap okumalı.
%7 (33/455)
Osmanlı - Türk Anayasal Gelişmeleri
Osmanlı - Türk Anayasal GelişmeleriBülent Tanör
8.6/10 · 330 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
doğa

doğa

, bir kitabı yarım bıraktı
%22 (69/304)
Merak Edenler İçin Demokrasi
Merak Edenler İçin DemokrasiCengiz Çağla
8.2/10 · 17 okunma
Reklam
Tarikat ahlakı, kentte ve köyde uysal bir tabaka ruhiyatı yaratıyor, kitlelerin feodal bağımlılığı içlerine sindirebilmelerini ve sorgulamamalarını sağlıyordu. Ayrıca, bu dinsel-mistik çevrelerin kendileri de birer iktidar merkezi durumundaydı. İlk zamanlarda İslamın karşı çıktığı ruhbanlık, tasavvufla birlikte başka isimler altında yeniden belirmiş, kişi ile Tanrısı arasında bir aracı tabaka oluşmuştu.
Ulemanın başını çektiği iktidar kervanına karşı bir protesto eylemi olarak görünen tasavvuf ve tarikatlar, genellikle otorite ve geleneğin hizmetindeydi. Bunlar kişinin bir "rehber"e (pîr, şeyh vb.) teslim olması, "ben" olmaktan çıkıp "biz"leşmesi, tevekkül ve kayıtsız şartsız başeğmeyi öğrenmesi gibi esaslara dayalıydı. Böylece kentte olsun (esnaf toplulukları) köyde olsun, tasavvuf ve tarikat odakları, otoriteye başeğme felsefesini tabana indiriyor, kaderci ve hiçbir şeyi sorgulamayan bir kitle yaratmaya aracılık ediyorlardı.
Bunlardan biri şöyle der: "Dünyanın hiçbir yerinde kamuoyunun Türkiye'de olduğu kadar kuvvetli ve devlet nezdinde etkili olabildiği görülmüş değildir."
doğa

doğa

, 2023 okuma hedefini güncelledi.
2023 OKUMA HEDEFİ
1/9 kitap - %11 tamamlandı
1 kitap okudu
9 kitap
80 sayfa
0 inceleme
13 alıntı
80 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Psikanalize Giriş
Psikanalize GirişSigmund Freud
7.9/10 · 806 okunma
Reklam
Castoriadis'e göre, Atinalılar bizim için bir model değil de bir "tohum" olmuşlardır. Kurdukları demokrasinin amacı belki şöyle özetlenebilir: "Sürekli kendisi hakkında düşünen ve eylem yapan, güzelliğe, bilgeliğe ve ortak çıkarlara düşkün olarak yaşayan insanlar yaratmak."
Yani, demokrasi sorumsuz ve eğitimsiz yurttaşların rejimi değildir. Bir başka ifadeyle, halkın kendi kendini yönetmesi, ancak yurttaşları eylemlerinin bilincinde olan varlıklar hâline getiren bir eğitimle mümkün olur.
Yunancada demagogos sözcüğü köken ve ilk kullanım anlamı itibariyle "halkın rehberi" demektir ve olumsuz bir anlam içermez. Ancak, bazı hatipler halkı manipüle etmek amacına dönük olarak onun hoşuna giden sözler ettikçe, bu özelliklerini kişisel amaçlara hizmet eden bir yetenek hâline getirdikçe sözcüğün anlamı da değişim geçirmiştir. Esasen, bütün siyasal fikir ayrılıklarının Halk Meclisinde açıkça dile getirilebildiği bir siyasal rejimde bazı hatiplerin söz ustalıklarını kullanarak halkın görüşünü kendi yararlarına doğru yönlendirmeleri olanaksız bir şey değildir.
Bununla birlikte, Aristoteles, bireyin kamusal yaşama gerektiği gibi katılabilmesi için hem ekonomik hem de entelektüel anlamda "özerk" olmasını öngörür. Ekonomik özerklik önemlidir, çünkü ideal anlamda özgür yurttaş olabilmek için, yaşamak için çalışmak zorunda olmamak ve polisin işlerine zaman ayırabilecek durumda olmak gerekir. Bu çerçevede iş ya da çalışma bütünüyle olumsuz görülmez, ancak bireye dayatılan bir bağımlılık olarak ortaya çıktığında ve onun sanat eserlerine ulaşmasına, kamusal yaşama katılmasına ve ruhunun yetkinleşmesine izin vermediği oranda özgürlük önünde bir engel olarak görülür.
Hatalı eylemler ya da unutkanlık yorgun, dalgın ve aşırı bir heyecan yaşamayan insanlarda bile kendisini gösterebiliyor. Her açıdan normal olan bu insanların hatalı eyleminin ardından onlara kabullenmeyi reddettikleri, aşırı bir heyecan veriyoruz. Dikkatin artmasıyla fonksiyonun daha doğru çalıştığını, buna karşın dikkatin azalmasıyla da tam tersi olduğunu ileri sürmek çok basit bir açıklama olur. Otomatik olarak ya da yeterli bir dikkatle gerçekleştirdiğimiz bir sürü eylem var ve yine de başarılı bir şekilde onları yerine getiriyoruz. Nereye gittiğini tam olarak bilmeyen bir yaya, yine de doğru yolu bulmayı başarabiliyor ve varacağı yere kaybolmadan ulaşabiliyor. Deneyimli bir piyanist düşünmeden doğru tuşlara basabiliyor. Tabii, ara sıra hata yaptığı da oluyor ama eğer otomatik çalma hata yapma şansını artırıyor olsaydı, o zaman daha fazla alıştırma yapan ve artık tümüyle otomatik olarak çalan virtüöz daha fazla hata yapmaya meyilli olabilirdi. Aksine görüyoruz ki birçok eylem özel bir dikkate maruz kalmadıklarında daha fazla başarı elde ediyor ve özellikle mükemmel çalmaya çalıştığımızda, yani dikkat yoğunlaştığında hata meydana gelebiliyor. O zaman hatanın "heyecan"ın etkisiyle oluştuğunu söyleyebiliriz. Bizim için önem taşıyan bir konu için heyecan neden dikkat unsurunu arttırmıyor?
179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.