Bedensel tutkuları yüzünden yarı deliye dönmüş bir keşiş, kurtçukların kemirdiği bir kadın cesedini topraktan çıkarmış ve bu kokuşmuş bedene değdirdiği keşiş takkesini yüzüne gözüne sürerek kadına duyduğu tutkulu özlem hastalığından kesinlikle kurtulacağını ümit etmişti....
"Hapishane nedir ki? Orada yemek de yiyorlar, sigara da içiyorlar, çalgı da çalıyorlar!
Benim ölülerimi ise ot bürümüş, suskunlar,
toprak olmuşlar
sardunyalar misali..."
Bazı cadıların "20-30 kadar çok sayıda penisi topladıkları ve onları bir kuş yuvasında ya da bir kutuda sakladıkları ve bu kutuda bunların hayatta olan uzuvlar gibi kendilerini hareket ettirdikleri, yulaf ve mısır yedikleri" iddia edilmiştir. Kanıt olarak şunu anlatıyorlar:
Bir adam uzvunu kaybettiğinde tekrar sağlığına kavuşmak için büyücü bir kadına başvurduğunu anlatır. Büyücü kadın adama bir ağaca çıkmasını ve oradaki kuş yuvasına yığılmış organlardan beğendiği birini almasını söylemiş. Bu adam, organlardan en büyük olanını almak isteyince sihirbaz kadın, "Bunu almamalısın, çünkü o, kilisenin rahibine aitti" demiş.