İnsanların azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olsa bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun.
İtiraf etmekten söz etmiyorum. İtiraf ihanet değildir. Ne söylediğin ya da ne yaptığın önemli değil; yalnızca duygulardır önemli olan. Beni seni sevmekten caydırırlarsa, işte o zaman gerçekten ihanet etmiş olurum.
Gerçekler, ne yaparsanız yapın, gizlenemezdi. Araştırılıp kovuşturarak ortaya çıkarılabilir, işkence yaparak sizden söküp anılabilirdi. Ama amacımız hayatta kalmak değil de insan kalmaksa, sonuçta ne fark ederdi ki? Duygularınızı değiştirmek olanaksızdı; siz kendiniz bile değiştiremediniz duygularınızı, isteseniz bile. Yaptığınız söylediğiniz ya da düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkabilirlerdi; ama nasıl işlediğini sizin bile bilmediğiniz, yüreğinizin içi, sırrını korurdu.