Arapça isteyen urbana gitsin,
Acemce isteyen İran'a gitsin,
Frengîler Frengistan'a gitsin,
Ki biz Türk'üz, bize Türkî gerekir.
İstanbul fethini müteakip hâkim millet yerine hâkim ümmet esası benimsenmiş ve Türk ırkı bu ümmetçi politikanın egemen olduğu çağlarda millî hüviyetini terk etmeye ve hatta reddetmeye zorlanmıştır.
Ermenibeli Savaşı'ndan İstanbul'un fethine kadar vezir-i âzamlık makamına gelenlerin tümü de Türk olduğuna göre demek ki Osmanlı beyliğini önce Osmanlı Devleti, sonra da Osmanlı İmparatorluğu haline getiren kudret ve zeka Türk kudreti, Türk zekâsıdır.
Okur Takip Önerileri
Amerika kıtası da tıpkı Ümit Burnu yolunun keşfi gibi doğudaki Türk sıkıştırması sonucu yeni bir Hindistan yolu aranırken bulunmuştu. Yani Avrupalı, karnını doyurmak için çıktığı macera değerlerinden kâşif olarak dönmüş, uzun müddet de bunun farkına varamamıştı.
Bugün dahi, Türk tarihinde Osmanlı asırlarını özlemle ananların suret-i haktan görünen tavırlarının altında, Türkiye Cumhuriyetine Türklerin egemen olmalarından duyulan hoşnutsuzluk yatar
Gerçekten tarih, Türklerin feth ve idarelerinde ne kadar adalet ve insanlık göstermişlerse dönüşlerinde de onlara karşı düşmanlarının o derece insafsız ve zalim davrandıklarını meydana koymuştur.
Nâmerde açılan elimizi kır Rabbim! Kır ki tarihimizin haysiyetine gölge düşürmeyelim. Ya bizi atalarımızın şereflerini taşıyacak güce eriştir, yahut da bizi topyekün yok et! Onların muhteşem tarihlerini çiğnetmeye nasıl hakkımız olabilir!
Yücelerden yücesin,
Kimse bilmez nicesin,
Körklü Tanrı.
Nice cahiller seni gökte arar yerde ister,
Sen hod müminlerin gönlündesin,
Daim duran cebbâr Tanrı,
Bâkı kalan settâr tanrı.
Ah merhamet, sen hıyânetten de daha zâlimsin!
Gerçekten Avrupalılar Haçlı seferleri esnasında Rumların materyalist ve hilekârlıklarından şikayet eder; düşman olarak savaştıkları Türklerin kahramanlığına, merhamet ve insanlığına karşı hayran olarak dönerlerdi.
Türklerin olmadığı memleket, içmediği su, ateşlemediği ocak kalmadı. Şehirleri ve ülkeleri doldurup her tarafa hâkim oldular.
Türklerin gömlek giydikleri zamanlarda Romalılar'ın henüz çamaşır kullanmamaları da dikkate şâyândır.
Bu münasebetle eski Yunan gibi İslam dünyası da burun mendilini bilmiyordu. Halbuki Kaşgarlı Mahmut'un belirttiği üzere Türkler burun temizlemek için cepte ipek bir kumaş parçası (mendil) taşıyor ve buna "ulatu"adını veriyorlardı.
Nitekim Kaşgarlı Türklerin ütü yapmayı bildiklerini ve bizzat bu kelimeyi kullandıklarını söyler. Avrupalılar mendil kullanmayı 15. asırda Türklerden öğrenmişlerdi.