Bluffer

Bluffer
@0_00_0
Ne kötü değil mi?İnsanın başkasında boğulup kendi içinde ölmesi... instagram.com/okuyan1boksor?i...
344 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Ölüm Kitabı (MİSERY)
Stephen Kıng denilince, akla muhteşem kurgu, akıcı anlatım, heyecan verici maceralar, dehşet verici olay örgüleri gelir. Yazarın çok fazla kitabını okumamış olmakla beraber, şunu da ekleyebilirim: MANTIKLI SON. Yazar, kurgusunda hiç ters köşe yapmıyor başından sonunu tahmin edebiliyorsunuz ancak nasıl başarıyorsa meraklandırıyor sizi ki, sonunu kolayca tahmin edebildiğiniz kitabı bir solukta okuyabiliyorsunuz. "SADİST" de aynen böyle. Kitabın kapağına, ismine, konusuna bakarak aldığım ancak umduğum dehşeti hissedemediğim bir durum yaşadım. Kitabın ana karakteri Sheldon, bir yazar olarak, ayrı bir kitabın yazımıyla meşgul. Psikomanyak bir kadın yüzünden. Beklentinin yüksekliği bazı değerli eserleri kusurlu göstermenize sebep olabilir. Karar okuyucunundur. Kitapla kalın. (Not: Filmini izlemeye koşuyorum.)
Sadist
SadistStephen King · Altın Kitaplar · 20184,593 okunma
Reklam
587 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Dikkat spoiler içerir...
"Su ağzıma ve burnuma dolarken güneş gittikçe uzaklaşıp küçülmeye başladı. Gözlerimi yavaşça yumup, gerçekliğinden emin olduğum şeylere sıkı sıkıya tutundum. Örneğin deniztarağının her biri masmavi otuz beş gözü olduğuna... Örneğin ton balığının yüzmezse boğulacağına... Örneğin sevildiğime... Ve örneğin bu kez kırılan şeyin ben olmadığıma." Willow'un son anında aklından geçirdiği şu cümleler, bütün kitap boyunca biriktirdiğim siniri, nefreti, bunalımları, hayret ve endişeleri göz yaşları olarak akıtmama sebep oldu. Sonunu Jodi Picoult'un kurgu tarzını daha önce iki kez okumuş biri olarak kitabın başından beri tahmin etmeme rağmen yine ağladım. Yazar, bu kitapta da üslubunu bozmayarak, bir konu şeçip, o konuya uygun olarak vicdanını sorgulayan karakterler yerleştiriyor. Ve ben hiçbir kitabında (daha üç tanesini okudum) kendimi anne karakterine sempati duyar bir şekilde bulamıyorum. Aslında hiçbir kitabında tamamen kimseyi haklı bulamıyorum. Ve hep düşünüyorum, kitapta geçen şu cümlelerde de ifade edildiği gibi; "Tanrı'ya şükürler olsun. Bu şey onun değil de benim başıma gelse ne yapardım?" Okunması gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum ancak süreç biraz fazlaca uzun tutulmuş. Yer yer , "Hadi artık buraları geç de şu dava meselesine bir gelelim" dedim. Yazı tarzı bunaltıcı olmadığından ötürü sonuna gelebildim. Herkese iyi okumalar dilerim....
Cam Çocuk
Cam ÇocukJodi Picoult · April Yayıncılık · 2020947 okunma
437 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Çok fazla söylenecek birşey yok aslında. Kurgu ve anafikir dikkat çekiciydi. Bundan önce
Kız Kardeşim İçin
Kız Kardeşim İçin
adlı kitabını okumuş biri olarak, acemice yazım stili vardı. Karakter arası geçişler isim ve tarihle ayrılmamıştı mesela. Birçok uyduruk yazarın saçma romanlarının yanında elbetteki yüksek bir yerdedir ama kolayca empati yapabildiğim pek karakter yoktu. Belki Nathaniel, belki birazcık Caleb... Jodi'nin hiçbir kitabını okumamış olanlara başlangıç olarak tavsiye ederim. Benim gibi Yapboz'dan sonra yazdığı romanlardan birini okuyanlar da okusunlar tabi :) Ancak beklentinin biraz aşağıda tutulması daha iyi olacaktır.
Yapboz
YapbozJodi Picoult · April Yayıncılık · 2020550 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 5 hours
müthiş bir eser...
Cengiz Aytmatov'un okuduğum ikinci kitabı. 2.Dünya savaşı sırasında Rusya'ya bağlı Kırgız köylerinden birinde geçiyor. Yazar, gençlik yıllarında bizzat şahid olduğu savaş psikolojisini romanlarında çok iyi ifade ediyor. Tolgonay ile birlikte ağladım okurken. Aytmatov, Kitabın ithafını anne ve babasına yapmış.Annesi ve kardeşleri ile birlikte Sovyet Rusya’nın hakimiyeti altında bulunan Kırgızistan’da II. Dünya Savaşı’nın da getirdiği zorluklarla yaşam mücadelesi vermiş. Toprak Ana adlı eserini annesi ve kendisinin çektiği sıkıntılardan ilham alarak oluşturmuş. Derinden etkilendiğim birçok yer oldu. En çok Maysalbek'in öğretmenlik yapma fırsatı olamamasına, Caynak'ın genç yaşında savaş meydanında kaybolmasına üzüldüm. Tolgonay'ın ifadeleri ise içimi yakıp kavurdu. Okunması tavsiyemdir ancak kaldırabileceklere..
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261.7k okunma
237 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Eskiyi yaşamak ve yaşatmak, yenisi kadar kolay olmayacaktır.
Yeni Dünya Düzeni'ni getirmek isteyenlerin sayısız çabalarını, bu şahısların kimler olduğunu, kuzu ve derviş postuna bürünmüş bu kurtların nicelerini hileleriyle aldattıklarını anlatan bir kitap olmuş. Kitaptan edindiğim bazı bilgiler, örneğin; şu Süpermen olayı bir hayli hayret ettirdi beni. İnsanoğlu dini inançları bıraktığı zaman, uydurmada çığır açıyor. Gerek Türkiye'de, gerek İngiltere, Amerika, Fransa, Hindistan gibi dünya ülkelerinde ortak bir plan deveran ediyor. Bu planı uygulamaya çalışanlar; Dünya nüfusunu azaltmaya, azalttıkları bu nüfusun zevklerini kullanarak onlara karşı gelemeyecek köleler oluşturmaya, tek bir devletin yönettiği din, dil, ırk, kültür, gelenek vesaire ne varsa hepsini silip yenilerini uydurdukları bir düzen getirmeye çalışıyorlar. Bu minvalde az yol da katetmemişler. Yapmak istedikleri bu yeni dünya düzenini ütopik eserlerinde de yazmaktan geri durmamışlar. "1984" ve "Cesur Yeni Dünya" gibi . Eskinin yerine yenisini inşa etme alanında en çarpıcı eser Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Mustafa Kemal, Yeni Türkiye'yi kurmak için kısa zamanda, sert tedbirlerle büyük ve kanlı inkılaplar yaparak eskiyi yok etmiştir. Üstelik eski alfabeleri İbranice'yi ihya eden siyonistlerin aksine, Göktürk alfabesine dönmek yerine Türklerin ezeli düşmanlarının alfabesini alarak herkesi şaşırmıştır. Kitapta Ziya Gökalp, Halide Edip Adıvar, İttihat ve Terakki Cemiyeti Mensupları da dahil birçok şahıstan bahsedilmektedir. Meraklısına çok faydalı bilgiler barındırdığını düşündüğüm bir eser.. İyi okumalar dilerim..
Yeni Dünya'nın Kurtları
Yeni Dünya'nın KurtlarıMehmet Hasan Bulut · IQ Kültür Sanat Yayıncılık · 201087 okunma
Reklam
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Pantolon Bey ile Rakım Efendi :)
Osmanlı'da Batılılaşma konusunu ele alan birçok romandan biridir. Bu romanın diğerlerinden farkı; Batılılaşmayı kör kütük savunanları tenkit edip, alaturkalığın güzelliğini ifade etmesidir. O dönemdeki birçok romanın aksine içsel tahlillere hiç yer verilmemiş, mekan yerleri uzun uzadıya tasvir edilmemiş, diyaloglar fazlaca yazılmıştır. Eser iki şahıstan bahsetmekle beraber baş karakter Rakım Efendi gibi olduğundan, Felatun Bey ile ilgili bir şey anlatacağı zaman yazar eserin diğer yarısının Felatun Bey olduğunu ifade ederek giriş yapma gereği duymuştur. Taraf tutan anlatımı sayesinde ise okuyucuyla daha samimi bir bağ kurabilmiştir. Şahsi fikrime gelince; kitap bitince "Ben şimdi ne okudum?" Diye düşünmedim değil. Bu açıdan incelenince birçok faideyi barındırıyor gibi görünüyor ama ne bilgi ne de edebi açıdan hiç bir faidesi yok bu eserin. Okumadan önce büyük bir beklentiye girmemelisiniz, Vesselam...
Felâtun Bey ile Râkım Efendi
Felâtun Bey ile Râkım EfendiAhmet Mithat Efendi · Karbon Kitaplar Yayınları · 201922.8k okunma
63 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Tek kelimeyle harika...
Cengiz Aytmatov'un savaş trajedisini anlatan en çarpıcı eseri, 1957 tarihli Yüz Yüze adlı romanıdır. Otobiyografik bir eser olarak nitelendirilebilecek özelliklere sahip olan Yüz Yüze romanındaki karakterler gerçektir ve savaştan kaçan kendi köylüsü olan İsmail'in öyküsünü konu almıştır. "Bu katliamdan ancak kendini koruyanlar sağ çıkar... Rüyamda bile görmediğim, ata- babalarımın bile görmediği dünyanın öbür ucundaki savaşa neden gideyim. Ne olursa olsun, kendi ayağımla ölüme gidemem, yaşanacak bir günlük ömrüm kalmışsa, onu evimde, istediğim gibi yaşayarak geçiririm." Okuyun okutturun, savaş psikolojisini çok güzel anlatmış yazar..
Yüzyüze
YüzyüzeCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 20183,804 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 23 hours
Yine ilklerden...
Şemsettin Sami’nin (1850-1904) yirmi iki yaşında kaleme aldığı bu eser, Türk edebiyatında ilk roman denemelerinden biridir. 1872 yılında “Hadika” gazetesinde yayınlanan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat 1873 yılında tamamlanmış, 1964 yılında Sedit Yüksek tarafından yeni harflerle de yayınlamıştır. Yazar, Kimi zaman vak’a dışına çıkıp kendi düşünce ya da
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talat ve FitnatŞemseddin Sami · Karbon Kitaplar · 201928.9k okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 23 hours
Ebola ilk defa 1976 yılında eşzamanlı salgınlar olarak Sudan’ın Nzara kentinde ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Yambuku kentinde virüsün adını aldığı Ebola Nehri’ne yakın bir köyde görülmüştür. Kitap bu dönemden bahseder. İnsanın felaket karşısındaki tepkilerini, duygu ve düşüncelerini içselleştirerek anlatır. Kitapta dikkatimi celbeden nokta şu oldu: Ölüm iyiliği vakti çattığında günahlarını tek tek sayar da bir kere pişman oldum demez mi insan ya? Burası Sudan olduğu için mi diye düşünmedim değil. Bizim memlekette öyle kolay bulamazsınız günahlarını sayıp döküp öleni. Baş kahraman Lewis'i pek benimseyemedim. Günah çukurundan uçkurundan ötürü çıkamıyor, bir de yetmez gibi virüsü bütün Nzara'ya yayıp kendisi iyileşiyor!!?? Yayınevinin çevirisi gayet anlaşılırdı. Bu yayınevinin çevirisini beğeniyorum. Kitapla kalın arkadaşlar. Ama Bu kitabı okumasanız da olur bence. Pek birşey kaybetmezsiniz.
Ebola 76
Ebola 76Amir Tag Elsir · Bilgi Yayınevi · 202317 okunma
479 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 10 days
Küçük Ağa'nın büyük hikayesi...
*Kitabın arka kapağından* "Tarık Buğra, Kurtuluş Savaşı'nı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sorunsalını konu alan siyasal roman geleneğimizin Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kemal Tahir gibi köşebaşlarından biridir. Ancak o, bu geleneğe håkim olan millici-modernist yaklaşımdan farklı olarak, bu süreci İslami-muhafazakar referansları, duyarlılıkları ile yaşayan insanla rin açısından ele alır. Eserlerinin özgün yanı, bu kurtuluş-kuruluş sorunsalını küçük taşra kasabalarına taşımış olmasıdır. O nedenle Tarık Buğra'nın romanlarında modern ile geleneğin, millilik ile İslâmiliğin arasındaki girift çatışma ve gerilimlerin her düzeydeki tezahürleri, taşranın, küçük kasabaların sade, iddiasız insanlarının alabildiğine gerçekçi dünyalarındaki haliyle önü müze serilir." *SPOİLER* Romandaki her bir karakterin iç duyguları , İslami değerlerle yoğurularak ifade edilmiş. İstanbullu Hocanın inadına ARTIK YETER LEN diye bağırdım bir kaç kere. Şu Karakeçili olayı neydi onu bir merak ettim. Salih'e ne oldu, nerelere gitti, öldü mü kaldı mı? Emineye yazık değil mi? Olay örgüsündeki bütün karakterlerin ayrı ayrı hikayelerine şahid olduk, keşke akıbetlerini de bileydik. Küçük hacı, Reis bey, O Niko salağı... Ne oldu bunlara? Arkadaşlar yaptığım en büyük hata, sırf kitap okuma yarışmasına katılayım diye Firavun İmanı'nı önce okumam oldu. O kadar pişmanım ki, anlatamam. Sakın böyle bir hata yapmayınız. Önce bunu okuyunuz. Kitapla kalın, vesselam.
Küçük Ağa
Küçük AğaTarık Buğra · İletişim Yayınları · 20159.9k okunma
Reklam
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Bu bir zaman yolculuğu olmalı değil miydi?
İsminden ötürü zaman yolcuğu, zamanlar arasında seyahati sağlayan bir makine gibi bir şeylerden bahsettiğini düşünerek aldım kitabı. Anlatım tarzı sıkmıyor. Farklı tarihlerde farklı şahıslar arasında gerçekleşen olaylar dizisini okuyorsunuz. Bir süre sonra tarih birleşiyor. Orada anlıyorsunuz ki o hikayelerdeki baş karakter aynı ;) Kitabın konusu ölümsüzlük arkadaşlar. Bu durumun mümkün olması halinde Dünyanın başına gelecek kaoslara değinilmiş. Heyecan verici bir hikaye yok. Çok ta ahım şahım bir son yok. Kitabın birkaç hastalıkla ilgili, tarihi olaylarla alakalı verdiği bilgilerden başka faydalanacağınız bir yanı yok. Yazarın "Sil Baştan" kitabı çok güzelmiş. Alırsam belki okurum, baya övülmüş. "Zaman Çarkı"nı Okumazsanız hiçbir şey kaybetmezsiniz. Kitapla kalın..
Zaman Çarkı
Zaman ÇarkıKen Grimwood · Koridor Yayıncılık · 20121,520 okunma
421 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Bizim dönemimizde olsaydı, yalan söylemekte ustalaşırdık.
Kitabın konusu güzel, anafikrin ortaya çıkmasında ki olay detaylıca yazılmış ancak robotik bir ağızla... Giriş akıcı, gelişme sıkıcı sonuç ise toparlayıcı.. Bu isim ve fikir altında sadece mucidin hayat öyküsünü anlatmak yerine daha heyecan verici, merak uyandıran, makinenin meydana getirdiği değişikliklere odaklanan bir kurgu çıkabilirdi.. Okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz.. Kitapla kalın sevgili 1K okurları.
Yalan Makinesi
Yalan MakinesiJames Halperin · Koridor Yayıncılık · 201295 okunma
320 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Azınlık ve Yabancı okullarının yıkıcı faaliyetleri...
Osmanlı döneminde misyonerlerin açtığı okullarla propaganda yaptıklarını ve bunu Cumhuriyet döneminde de bazılarının devam ettirdiğini anlatıyor. Kitap konu açısından güzel, aktarma açısından ise deneme gibi. Araştırma yazılarını, kaynaklarını pragraf sonundaki parantezlerle belirterek ardarda sıraladığı için gereksiz bilgi tekrarı
Kumpas Okulları
Kumpas OkullarıHalit Ertuğrul · Hayat Yayınları · 201911 okunma
280 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Türk tarihine kazandırılmış ilk psikolojik roman. İsmini, Suad'ın Necip ile olan fiile dökülmemiş yasak aşkının gelgitlerini Eylül ayına benzetmesinden dolayı almış. Karakterlerin duyguları çok etkileyici ve vurucu bir şekilde ifade edilmiş. Okurken her birinin hislerini ayrı ayrı ve tam yerinde hatta bazen mübalağalı bir şekilde hissedebiliyorsunuz Kitap ilk önce Serveti Fünun dergisinde yayınlanıp, beğeni toplayınca basılmış. Psikolojik analizlerin, betimlemelerin uzun olması ifadesinin eşşizliği ile; olayların ağır ağır ilerlemesi ise akışın kesintisiz olması ile kapanmıştı. Olayları hiçbir fasıla ve mantık boşluğu ayırmamış, kitap kendini okutturuyor. Bu imkansız örfe adete dine uygunsuz olan yasak aşk ikisinin de canına mal oluyor maalesef. Biraz Genç Wherter'ın acılarını anımsattı bana. Aksiyon, macera ve polisiye kitaplarını daha rahat okuyorsanız; bu kitaba el atmayınız. Durum böyleyken okumaya karar verirseniz; yok akıcı değil, yok saçma, yok karakterler yerine oturmamış falan diye inceleme yapmayın. Okumayın kardeşim, kimse size zorla okuyun demedi. Kitapla kalın, okuyanlara duygusal ifadeler hususunda katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Sis Yayıncılık · 201439.9k okunma
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 15 days
Modern anlamda Türk Romanının kurucusu
Halid Ziya Uşaklıgil'in önemli romanlarından biri olup, tavsiye etmek bir yana hususen okuduğuma sevindiğim eserlerden biri oldu. Yayın evinin serd ettiği sunuşta geçen "Renklerin zıtlığı ve sembolü üzerine kurgulanan metinde Mai, Ahmet Cemil'in isteklerini, siyah ise gerçekleşemeyen hayalleri sembolize etmektedir." Cümlesi kitabı çok güzel ifade etmiş. Kitabın üslubu, yazım tarzı, betimlemeleri o kadar muhteşem ki hem olaylarla hem de karakterlerle samimi bir ülfet kuruyorsunuz. Ahmet Cemil, kitaptaki ana karakter aşırı hayalperest bir şairdir. Gerçeklerden o kadar uzaktır ki diğer karakterlerin "Zavallı Çocuk" diye merhamet ettiğini okuyoruz. Diğer bir realist roman Araba Sevdasının aksine Duygu içerikli hadiseler, o hayalkırıklığı çok iyi yansıtılmış. İkbal'e çok üzüldüm. Bütün bu meşakkatlerin sillesini o yemiş maalesef. Yazar, Ahmet Cemil'in tasvir ettiği eseri gerçekten çok güzel aktarmıştı. Eğer o defteri yakmamış olsaydı okumayı çok isterdim. Sonlara doğru kitap beni aşırı sarstı. Martin Eden havası aldım ama çok şükür ki öyle olmadı. Okuyun, okutturun. Kitapla kalın...
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · Ketebe Yayınları · 202326.9k okunma
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.