İdil

İdil
@0idil
Bu yük senden Allah’ım, çekeceğim, naçarım! Senden sana sığınır, senden sana kaçarım!
Reklam
Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
Yok edin beni, Anterrabae, Koro, ötekiler. İlk ve son kez olarak, dünyaya çarpıp parçalayın beni!”

Reader Follow Recommendations

See All
Hepsine “uygar” olmaları, kötürümlere gülmemeleri, sakatlara taş atmamaları ya da sokaktaki yaşlı adamlara gözlerini dikip bakmamaları gerektiği öğretilmişti elbette. Bu buyruklara uyuyorlardı gerçi, ama iş gözle görülmeyen sakatlıklara gelince, alışkın gözlerle hemen gizleri görüyor, uyumlu kulaklarla akıllı denen insanların gizli yakarışlarını duyuyor ve acımasızlaşıyorlardı. Ne var ki acımasızlıkları, kavrayış ve denetim güçlerini aşan bir boyuta ulaşıyordu.
“O tümörü hiçbir zaman içimden çıkarmadım ben. Hâlâ yerinde, hâlâ içimi kemiriyor. Gözle görülmüyor, o kadar.”
Reklam
Reklam